Henüz yorum yapılmamış

Bozcada

“Tanrı, insanlar uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada’yı yaratmış” HEREDOT

Bozcaada’ya gitmek için Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı olan Geyikli İskelesi’ne ulaşmanız gerekiyor. Çanakkale santral garajından Geyikli Yükyeri Feribot İskelesi’ne her saatte başı minibüs çalışıyor. Ezine’den de aynı iskeleye ortalama 1,5 saatte bir minibus bulabilirsiniz. Eğer otobüsle giderseniz, Ezine’ye vardığınızda yolcular arasından yeterli bir kalabalık Bozcaada’ya gidiyorsa; örneğin Kamil Koç otobüsleri sizi iskeleye kadar götürüyor. Feribot saatleri oldukça seyrek olduğu için iskeleye varış saatinizi ona göre ayarlamanızda fayda bulunuyor. Otobüs saatleri zaten ona göre ayarlanmış durumda ama kontrolu elden bırakmamakta fayda var. İstanbul’dan Trakya üzerinden Ada’ya yol yaklaşık 6 saat sürüyor Çanakkale Boğazı feribotla geçileceği için bu da belli bir zaman kaybına sebep oluyor.

Benim için çok ayrı ve özel anlamı olan Bozcaada’ya bu sene 2.kere gitmeye karar verdiğimizde Eylül’ün ilk haftasıydı yani Bozcaada için en uygun zaman… Vapurla adaya geçerken deniz tutması olasılığının en düşük olduğu mevsim diyebilirim. Sabah erken saatte güneşi yolda doğurarak Çanakkale’ye doğru yol aldık.. Hafif bir kahvaltı için durduğumuzda hayatımda ilk defa çok yakından hemde şehrin içinde pelikanlarla tanışma şerefine nail oldum:) Çaylar ve Tayman’ın börekleri eşliğinde yolumuza devam ettik ..

Geyikli iskelesine ulaştığımızda vapur saatine daha vakit olduğundan sahile inip denize girmeye karar verdik.. Vapura binerkende yolda selamlaştığımız bir çifle aynı yere gittiğimizi görünce hoş bir tanışma gerçekleşti..Hep beraber karşıya geçtik .. Zuhal ve Kemal , ikiside dalgıç, yaşamak için Bozcada’yı seçmişler.. Seçilmeyecek gibi de değil ancak ben böyle bir seçim yapsaydım sanırım yılın sadece bir iki ayı vapuru kullanır geri kalanını adada geçirirdim:) Deniz fobisi diyelim.. yolumuza devam edelim…

Adanın girişindeki lokantalardan birinde güzel bir öğle yemeği sonrasında ufak bir ada turu ve Ayazma Plajında denize giriş… Benim için uyuyuş.. Bütün haftasonu boyunca uyumayı nasıl becerdiğimi bende bilmiyorum ama ben sürekli uyudum .. yemek yedim .. uyudum .. yemek yedim.. adanın havası bol oksijen sağladığından biz İstanbul insanını zehirliyor zannedersem.

Akşam Ayazma’daki balık restoranlarından birinde -isim vermeyeceğim çünkü sanırım yanlış bir seçimdi- yakamoza karşı kalamar yiyip bozcaada şaraplarımızı yudumladıktan sonra erken bir saatte ayazma plajına kampımızı atıp uykuya daldık.. Alpay , ben ,Çağlar dışarıda uyumayı tercih ettik Tayman çadırı .. onun için çadırda geçen ilk geceydi.. ancak sanırım o’da zehirlendi.. sabaha kadar deliksiz uyumuş .. kendi çadırda ilk gecemi düşündümde sabah.. heralde zehirlendi temiz havadan dedim kendi kendime..

Sabah kahvaltısı için adanın vazgeçilmezi rüzgar güllerine gittik. Rüzgar gülleri adanın ve Çanakkalenin bir kısmının elektriğini karşılıyor.Ancak orada rüzgargüllerinden daha keyifli bir olay hemen girişte sağda saklanmış bir hamak.. kahvaltımızı bu hamağın yanındaki masada yaparken ben tabiiki 2 saate yakın o hamakta uyudum.. ama insanın o hamakta hep uyuyası geliyor..Daha sonra rüzgar güllerinin içinden izin alıp bisikletle buruna kadar gittik …Kahvaltı, deniz derken vapur saati yaklaşmıştı.. Bozcaada’ya gelip şarap fabrikasını gezmeden olmaz dedik .. ve koli koli şarapları arabamıza yükledik..ve yola çıktık.. Geyikli’de Tayman’ı Altınoluk minibüslerine bindirdikten sonra bu haftasonunun esas macerasına adım attık: Saat 4 ‘teki vapur için Kemal bize ” 8 vapuruna binin yine aynı saatte evde olursunuz trafik olur zaten 8’den sonra açılır “dediği için tarafımızdan iptal edildi ve sanırım en büyük hatayı yaptık.. Alpayların yazlığına akşam yemeğine gidecektik ancak sabah namazına yetişebildik.. saolsun annesi bize o saatte sofra kurdu.. karnımızı doyurduk ve tekrar yol. ben arkada hala uyuyorum , Çağlar ben bu arabayı kullanamam diyor tek ben kalıyorum Alpay yorulduğunda işe el atacak ben ise hala uyuyorum .. Sonunda Alpay isyan etti ve ben tek gözüm açık tek gözüm kapalı dışarıdan ayık görünüşümle direksiyona geçtim ( mişim) Alpay arabanın gezdiğini hissediyor ben uzunları yakmış karşıdan gelen arabaları rahatsız edip yolu görmediğimi iddia ediyorum( muşum ) üstüne üstlük Alpay “tamam geç sağa ben devam edim” dediğinde ” güvenmeseydin” diye de posta atıyorum ( muşum.. ve bütün bunları ertesi sabah öğreniyorum:)

Sağ salim sabah saat 6 da İstanbul’a geldik ve sanırım Bozcaada – İstanbul yolunu 12 saat gibi bir sürede alabilen ilk araba biz olduk!! Arada kenara çekip hepberaber uyumuşuz bir güzel..

Paylaş :=)

Yorum bırak