İlk defa işe gittim

Çok yorgunum… Evde çalışmanın ne kadar zor olduğunu düşündüğüm zamanları geride bırakıp dışarıdaki hayatı unutuvermişim bile.. 2 gün boyunca Bilent’in stüdyosundaki çekimde fotoğrafçı yamağı olarak iş yapar mıyım diye Bilent bana sorduğunda ben “hayır” derken Alpay’ın” ben idare ederim sen git” demesiyle bu sabah kendimi poğaça kokan sabah sokaklarında buldum...

Okumaya devam et

Bahar geldi sanki..

Ben kar beklerken parklarda güneş altında uyku yapabileceğimiz günler başladı.. ya yeterin yahuuu..Dün havayı güzel görünce attım Erinle kendimi sokaklara.. vurduk parka.. buluştuk Tülayımızla Marcellomuzla.. bebecikler ( artık pek bebek değiller ya neysss) güneşin altında öğleden sonra uykusunu yaparken mışıl kıvamında bizde oturduk 1 saat uzun uzun sohbet edip kahvemizi...

Okumaya devam et

Doldu taştı günler…

Pazar günü Ahulara kahvaltıya gitme maceramızı bir hafta kadar neredeyse evden uzak yaşamakla sonlandırarak kendime inanamadım..:) Pazar sabahı bir yere kahvaltıya davetli olunca insan cumartesi sabahı evden çıkıp çarşamba akşamı döner mi?? Döner.. Ayça insanı bu döner…Dinlenmiş,manikürlenmiş,saç bakımlanmış,kocasıyla gezmiş,depresifliğini boğaz köprüsünden aşağıya atmış olaraak evine döner… Erin paşam çok büyük...

Okumaya devam et

Beklediğim kar geldi…

Kendimi bu beklenti ile oldukça bencil hissediyorum bazen.. ne zaman çok kar yağmasını istesem önce çok sevinip sonra da evsizlere,yakacakları olmayanlara karşı vicdani bir suçluluk duyuyorum ama kış karsız olmuyor her ne kadar lapa lapa yağmasa da bu sefer yağışını seyretmek içime huzur veriyor; tabii sıcak evin penceresinin arkasından huzur...

Okumaya devam et