Bir önceki yazıma gelen bir yorumu post olarak yazmak istedim çünkü gerçekten gözlerime inanamadan okudum. Ben bu konuda bilir kişi değilim sadece kendi tecrübemi ve fikrimi yazarım ve belki fikri, tecrübesi olan gibi bilgisi olan da vardır ve bir yol gösterebilir. Mesaj yazının sonunda lütfen fikri, bilgisi, tecrübesi olan varsa yazsın.
Kendi fikrim ise şu: Sevgili Berrah lütfen o okulu hızlıca terk et, ilaç verilmesini söyleyen arkadaşa da o ilacı kendisinin almasını ama ilaçtan önce belki biraz bu hayatta yoga yapabileceğini ya da bir sevgili bulmasını ilet. Bu nasıl bir yaklaşım. İlaç ne diye veriliyor. çocukların ilacı kendileri olamıyor mu?. Bu yuvanın hatta şikayet edilmesi gerektiğini düşündüm: endişeyi azaltıcı ilaç ile yuvaya alıştırma !
Tam da okul ile ilgili yeni tecrübeleri yazmayı planladığım ancak henüz tam rayına oturmadan bahsetmek istemediğişm bu günlerde yorumunla beraber yazmam gerektiğini düşündüm. Aynen tecrübe ettiğimiz ilk 3 yuvada seninki benzeri yaklaşımlar ile karşılaştık. Çocuğum beni bırakmak istemiyor diye sorunlu muamelesi gördük (ikimizde) oysa ki yeni bulduğum yuvada “insan” muamelesi gördük ve bazı çocukların bu sürece yavaş bazılarının daha hızlı adapte olduğunu yaşadık. Üstelik çocuğun kendi kendine alışmasını sağlamak ya da “bırakın ağlasın alışır” cümlesinin çok da gerekli olmadığını deneyimledik. 9 aralıktan beri Erinle beraber her sabah önce 2 saat olmak üzere yaklaşık 10 gün gittik. Merdivenlerde oturmak nedir? Annelerin bekleyebilmesi için, beklerken çocuğun arada gelip annesini görmesi için başka bir yöntem yok mu? Bu hafta başından itibaren öğlen yemekleri almaya başladı Erin ve 1’er saat anlaşarak bırakmaya başladık. Geçiş dönemi çok yavaş ve yumuşak oldu. Öğretmenlerin tavrı burada çok önemli hele de çocuğun geçmişinde tatsız tecrübleri varsa. Şimdi kahvaltı da eklendi. Evet bu beklediğimden hızlı oldu ancak buna sebep olan ayrıca Erin’in yaşının da ilerlemiş ve ihtiyaçlarının farkında olduğu bir döneme girmiş olması. Belki biraz ara verebilirsiniz. Nerede yaşıyorsun bilemediğim için yuva önerisinde bulunamıyorum belki semtini söylersen güzel öneriler gelecektir. Yuva deneyiminin bir insanın okul hayatının temeli olduğunu düşünüyorum. O yüzden ben de senin gibi çok çaresiz hissediyordum geöçmiş yazılarımı okuduysan belki okul maceralarımızı biliyorsundur. Bunun tamirine öncelikle “okul” kelimesini hayatımızdan çıkartarak başladık, bunun yerine “oyun evi” kelimesini koyduk ve çok da fazla ağzımıza almadık. Sonrası biraz şans oldu: evimize yakın bir Alman kadının işlettiği bir yuva bulduk. Şimdilik düzene girdi en azından bırakıp saat 1’e kadar bensiz kalabilmesini sağlayabildim bu bile benim için yeterli oldu. Önce sen seveceksin, güveneceksin ve kararlı olacaksın ki çocuk da aynı hislere ulaşabilsin. Ben hiç olmayacak sandım aynı buhranlar içerisinde ama yaklaşımı değiştirince daha kolay oldu herşey.Dediğim gibi bilir kişi değilim ben tecrübelerimi yazdım. Yardımcı olabilecek varsa mesaj aşağıda.
merhabalar ayça, şükürler olsun ki, ben oğlumu 2yaşına kadar emzirdim fakat keşke çook daha uzun emzirebilseydim…
oğlum şimdi beş yaşında, emzirdiğim günlere dönmeyi öyle çok istiyorum ki, her açıdan:( kafam karışık, konuyla çok ilgili değil ama dayanamadım sana danışacağım, sana ve okurlarına… beş yaşındaki oğlum üç haftadır anaokuluna gidiyor, gidiyoruz desek daha doğru olur. Ben merdivenlerde onu bekliyorum o ise sınıfın kapısından çocukları izliyor arada yanıma geliyor:(( çok çok üzgünüm okulun sahibi psikolog bayan dışarıdan, bir psikiyatrıdan destek almamız gerektiğini söyledi… Okulda bu gibi çocukların olduğundan bahsetti, psikiyatrın verdiği, endişe azaltıcı ilaç sayesinde çocukların sınıfa girdiğini ve okula çok çabuk adapte olduklarından bahsetti… Büyük ihtimalle oğluma da aynı ilaç verilecek.. Ne yapayım, ne yapmalıyım:(( haftalardır okulun merdivenlerinde oturuyor oğlumun sınıfa girip arkadaşlarıyla diyalog kurmasını bekliyorum ama olmuyor, bu arada ben çok bunalıyorum ve tabi bu durum oğluma yansıyor… o da çok etkliniyor tabi, son zamanlarda çok hırçınlaştı… Şaştım kaldımi yoruldum… Bundan öncede bir okul maceramız olmuştu ve zorla içeriye alınmasından çok rahatsız oldum ve üç günle bitirdim. Bu kezde aynı şeyi yapmak istemiyorum. Ama ilaç da kullanmasını istemiyorum.. Ben oğlumu emzirdiğim günlere dönmek istiyorum AYÇAAA:((
Yorumlar (23)
Açalya Heeren :
24 Aralık 2010 | 06:48😡 Okuduklarım tüylerimi diken diken etti. Çok kızgınım. Başından savma budur işte. Amerika’da da çok yaygın, baktılar çocuk azıcık ele avuca sığmaz yada çekingen bilmem ne, zart diye ilacı dayıyorlar. Ebeveynlerin de basireti mi bağlanmış nedir, kabul ediyorlar, etmeyenleri de var elbette.
Bu tür psikologlar ortalıkta dolaştıkça inanın yeniden üniversite okuyasım var bu alanda bu sefer. Bunların kafasındaki çocuk doktorları/psikologları da 6 aydan sonra formulayı dayayan, 1 yaşından sonra emzirmeyin, yanınızda yatırmayın diyen tayfa! hiç hazetmem! 👿
Aykırı bir uzman bulmalarını dilerim.
Güneş :
24 Aralık 2010 | 07:25Merhaba,
Bizim de ilk yuva deneyimimiz Begüm 2 yaşında bile değilken başladı ve çok kısa sürede son buldu, çok huzur olduğunu hissettim kızımın hatta çok çirkin kesin olmayan duyumlar aldım, çok rahatsız oldum ve büyükanneler bakmaya devam etti, ama o da olmuyordu, başka yuva arayışları içerisine girdim ve tanıdık birisi ile başka yuvaya 23 aylıkken başladı, ilk 3 gün her gün benimle gittik, oyun odasında birlikte oyun oynadık çıktık evimize geldik, 2 gün ben kamera odasından seyrettim Begüm öğretmeni ile oynadı ama benim orada olduğumu biliyordu, bir haftada babannesi ile devam etti, böylelikle çok ağlamamış oldu, şimdi 30 aylık alıştı ama bazı sabahlar giderken yine ağladığı gitmek istemediği zamanlar oluyor. Ben kesinlikle ilaca karşıyım..Henüz çok çok küçükler..
Sevgiler.
Sena :
24 Aralık 2010 | 08:29Çok zor ..inanması da kabullenmesi de çok zor.. ver kurtul mottosu her yerde karşımıza çıkmak zorunda mı..ben ne bilimsel ne duygusal yaklaşırım bu konuya..İlaç önerisine YUHHHHHH diyorum..hatta bu önerilerin Sağlık Bakanlığı’na, mille Eğitim Bakanlığı’na şikayet edilmesi gerektiğini bile düşünüyorum.
askin :
24 Aralık 2010 | 08:30simdi edebilsem küfredecem psikologcuga!!! zavalli! neyse sakin olmaya calisip FIKRImI yazayim, hic kimsenin “bilir kisi” oldugunu düsünmüyorum tabii. ayca bu konudaki fikrimi bilir. bilebilirse ANNE ve COCUK bilir. hele böylesi höndüdü bir psikolog asla! Ben Psikolojide ve özellikle cocuk aile egitimi, sosyal ve zeka gelisimi vb konular üzerine calistim ve sekiz yasinda bir kiz cocugunun annesinden 45 dakika ayrilamadigini gördüm (annesi aile egitim seminerime katilirken o yan odada bakici esliginde diger cocuklarla 10 dakika oynayamadi) ve ne ben nede profossörlerim veya baska projemizde calisan danisman, pedogog vs vs ilac önerisinde bulunmadik!!!
Anne olarak siz orda merdivende bekletilmek zorunda kaldiginiz bir okulda huzursuzluk icindeyseniz DURMAYIN COCUGUNUZU DA ALIN VE ARDINIZA BAKMADAN GIDIN! daha önce yasadiginiz olumsuz tecrübe ve simdi de cocugunuzu okuldan alisaniz olumsuz etkilenecek diyeceklerdir ki bu dogrudur. AMA inanin böyle bi anlayisi olan OKULUN cocuga verecegi zarardan daha AZDIR! bu sorun karsisinda basinizi dik tutup cocugunuzla anlayacagi dilden konusup izah ederseniz hem onun isteksizligini hemde kafasinda olusacak OKUL YARGISINI minumuma indirgeyebilirsiniz..
Ikici FIKRIM ise, bulabildiginiz her kurum kurulus ve yetkiliye (anaokulu yetkilileri dahil) yazili sikayette bulunmaniz ve mümkünse bunun mücadelesini ruhunuzu koruyarak yapmaniz.. Türkiyede hangi kurumlar var bilmiyorum ama su AyCAya yazdiginiz maili akli basinda kime yazssaniz durumu anlayacak sorusturma baslatacaktir!
böyle postlarla farkli detaylara giremiyorum uzun oluyor.Saniyorum cocugu ANlamakla derdinin ne oldugunu neden istemedigini aciga cikarmakla baslamak lazim (hönk olmasaydi o psikolok bunla baslardi sati!)
herseye ragmen mutlu noeller diliyor en dogru cözümün hissettiginiz oldugunu tekrar vurguluyorum ve eminim cocugnuz ve sizin icin de dogru cözümü bulacaksiniz.
sevgiyle umutla kalin..
nilay :
24 Aralık 2010 | 12:27bizim maceramızda 29 Kasımda tam da Damloşun dogumgununde basladı. iki senedir Canakalede gitmedigim kres kalmadı. eve yakın yok, begendiklerim eve uzak. daha bu yasta servise mi binecek vs vs takintilarımdan sonra dedeyi ikna etmeyi basardık goturup getirme konusunda.( ben her sabah 7 de evden cıkıp aksam en erken 7 de evde olabiliyorum).
yaz tatillerinde oyun evlerinde kendi istegiyle kalan hatta oradan zorla cıkarmak zorunda olan ben onun oyun evine hazır olduguna inandım. evet artık babanne dede cevredeki ufak arkadasları onu tatmin etmiyordu. yasıtlarıyla oynaması gerekiyordu. o yuzden bir okul gibi degil daha oyuna agırlık verenbir yer aradım. ilk gun baslangıc kabus gibiydi.zaman dogru muydu? neden bu kadar agladı, nasıl davranmam gerekiyor derken solugu psikologta aldım. 1 saate yakın konustuk. damlanın son zamanlardaki bana asırı bagımlılıgından, simdi nasıl davranacagıma kadar. yolu yontemi bu mu? aglamadan olmayacak mı? kafamda turlu soruya tam cevap bulamasam da ordan cıkıp Damlosu almaya gittigimde beni gule oynaya karsılaması icimi rahatlattı. bizim niyetimiz haftanın bir kac gunu yarım gun seklinde baslasın dı? ama birden tum gun olarak basladı. verilen ornekte cocuklar rutini sever. bir gun gidip bir gun gitmemek o duzene alıstırır. sonra bir gun hadi bakalım simdi tam gun gideceksin deyince farklı tepkiler olusabilir.
simdi yaklasık 1 aydır hergun duzenli gidiyor. aksam orada yaptıklarını bize ogretiyor. evde okulculuk oynamaya devam ediyoruz yani. boylelikle biz sormadan okulda ne yaptılar, kim nasıl konustu, fikir sahibi olabiliyoruz. yemek konusunda problemlerimiz vardı. onları da asmaya basladık.
ana konuya gelince ilac fikri tuylerimi diken diken etmeye yetti. yontem kesinlikle bu olmamalı.
Tomurcuk :
24 Aralık 2010 | 09:33Berrah Hanım, benim çocuğum yok. Ama bırakın çocuklara, büyüklere bile psikiyatrik ilaçların kolaylıkla önerilmesine karşıyım. Psikiyatri bilimi diğer bilmlere göre oldukça yeni. Konunun uzmanlarına saygısızlık etmek istemem ama henüz beyin denen organ ve onun yönettiği kimyasallar tamamen çözülememişken bu ilaçlar ve dozları biraz deneme-yanılma yöntemiyle uygulanıyor. Yan etkilerden bahsetmeme gerek yok sanırım. Siz çok bilinçli bir annesiniz, belli. Bu tavsiyelerin okul yöneticilerinin işlerini kolaylaştırmak için yapıldığı çok açık. Bir çocuk psikoloğuna danışmanızı tavsiye ederim. Belki de size bunların çok normal olduğunu söyleyecekler. Belki sizi başka bir okula yönlendirecekler. Ayrıca endişe duymak normal değil mi? Her daim ilaç alırlarsa bu çocuklar hayatla başa çıkmayı nasıl öğrenecekler? İlaçsız bir çözüm olduğuna inanıyorum. İnşallah en kısa zamanda bulursunuz o çözümü.
berrah :
24 Aralık 2010 | 12:26Ayça ve okurlarının duyarlılığına ve ilgisine sonsuz teşekkür ediyorum…
Fakat kimseleri de zan altında bırakmak istemem. Evet merdivenlerde bekliyorum. Okulda annelerin beklediği bir oda var ama ben orada beklediğimde, oğlum sınıfa çıkmıyor. Bende bu yüzden sınıfın kenarındaki merdivenlerde bekliyorum. Yaklaşık üç haftadır gidip geliyoruz. Son dört gün itibariyle oğlum sınıfa girmeye başladı (girmesiyle çıkması bir oldu desem daha doğru) ne zamanki eve gitme vakti geliyor. Oğluma öğretmeninden izin istemesini söylüyorum. İşte o an sınıfa giriyor, biraz şımarık bir ses tonuyla, (belliki kendini sıkıyor) “öğretmenim eve gidebilirmiyim” diyor ve izini koparınca yanıma geliyor:) Güler misin, ağlar mısın!!! Ve ikinci haftada psikolog bayan dışarıdan destek almamız gerektiğini söyleyip bizi psikiyatra yönlendiriyor. Sanki eliniz ayağınız kenetleniyor, ne deseler yapacak moda giriyorsunuz… Onlar bu işin bilirkişisi yaa!! Ama beynim, aklım, kimyam kabul edemiyor, çünkü ben oğlumun uyuşarak değil, severek isteyerek okula gitmesini. Akşamları hevesle okuldaki faaliyetlerinden bahsetmesini istiyorum…
Evet Ayça, Erinin daha önceki okul maceralarını okudum, takip ettiğim kadarıyla Erin sosyal, olabildiğince doğayla içiçe büyümüş özgür bir çocuk olmasına rağmen, aynı sorunları yaşamış olması beni şaşırttı.. Demekki dedim bu herkesin yaşayabileceği bir durum.. Ne şartlarda olursa olsun.
İnsan yetirmek çok büyük emek istiyor. Bu kadar basit olamaz:( Sevgimi sonuna kadar sunduğum oğluma, emeğimi de sonuna kadar vereceğim…
Sonsuz teşekkürler…
Ayça Oğuş :
24 Aralık 2010 | 16:59BErrah bence sosyallikle bir alakası yok okula alışmanın dediğin gibi Erin oldukça sosyal ve girişken bir çocuk ama neler yaşadığımı bu konuda gel bir de bana sor! Son zamanlarda sürekli sorulan ” aa okula gitmiyor mu ? ” sorusunun beni ne kadar deli ettiğinide. Her çocuğun okul süreci farklı. Lütfen başka bir okulu biraz zaman vererek oğluna dene buradan uzaklaş Elbet zan altında bırakmadın ama yaklaşım anneye doğru değil, tecrübelerime dayanarak samimiyetle söylğyorum ki bırak orayı . Hatta bu şekilde alıştırılan çocuklar varsa bir yerlere şikayet et bile 🙁
Bir kaç aylığına da okul kelimesini telaffuz etme nacizane önerim. Arada oyun evi gibi kelimeler ile alışrmaya çalış derim. Sanırım bu bizde işe yaradı. Birsonraki okula çocuğun olmadan git ve önce sen sev senin için rahat etsin. Beraber gittiğiniz zaman aynı anda hoşlanmadığınızda çocuğun güveni iyice sarsılıyor. Sen eminsen çocuğun da emin olabiliyor. Ne diyeceğimi bilemedim belki iyi bir öneri gelebilir diye paylaştım bu durumu yorumlardan belki işine yarar bilgiler gelmiştir. Çok üzüldüm çünkü inan bana hissettiklerini ben de yaşadım hissettim, çok zor bu yaklaşımla karşılaşmak. Çocuğunun bir sorunu yok bence çocukların zaten bence hiç bir sorunu yok sorunu biz büyükler yaratıyoruz ben de yarattım Erine bu sorunu! Ama telafi edilemez bir durum değil. Bir süre konuyu kapatmak unutturmak işe yarayacaktır. Belki sen bir destek alabilirsin bu konuda nasıl davranman gerektiğine dair ama tabii çok doğru bir destek veren olmalı. Nilüfer Devecigili biliyor musun bilmiyorum ancak sana yol gösterebilir diye düşünüyorum. http://www.do-um.com/content/Uzm-Psk-Nilufer-Devecigil_34.aspx
çok sevgiler
aslı budak :
24 Aralık 2010 | 15:57Çok rica ederim çocuğunuzu oradan hemen alın, emin olun, hiç inmeden kucağınızda oturması bile sonsuza kadar, ondan iyidir. Kİ böyle bir şey olmayacak…
aslı budak :
24 Aralık 2010 | 16:04az önceki yoruma ek: ben 11 yıllık öğretmenim,3.5 yaşında bir kızım var bir de, ve hayatımda böyle bir şey görmedim, ileri yaşlarda bazı psikiyatrlar dikkat bozukluğu için ilaç verirler, velileri ikna eder ve kullandırtmam.
berrah :
24 Aralık 2010 | 17:50Herkeslere teşekkür ediyorum, düşüncelerimde yalnız olmadığımı bilmek beni yüreklendirdi ve şimdi gerçekten ne istediğimi biliyorum…
Nilüfer hanımla mutlaka iletişime geçeceğim teşekkür ederim Ayça. Dediğin gibi kesinlikle önce benim destek almam gerekiyor, bu süreçte inan, oğlumdan çok ben yıprandım.. Kimbilir belkide iyi haberlerimizi veririz sizlere:)) İnanın bunu herşeyden çok istiyorum….
sevgiyle…
Özgeee :
24 Aralık 2010 | 22:05Of ne ala dünya! Karanlık tarafa geçmiş bu ahali artık:(
Bir çocuğun annesinden ayrılmak istememesinden daha doğal ne olabilir ki? Bu nasıl ilaçla çözülebilir?
Hadi ciddi endişeler için oyun terapileri falan var, o da çocuğun dünyasından içeri biz bihaber büyüklerin bir pencere açabilmesi için.
Psikolog arkadaşım sürekli anlatıyor ki yok hiperaktif, yok anksiyete düşkünlüğü denilerek ilaç verilen çocuklar sömürülen bedenleri, kemirilen beyinleri ile ergenliklerinde artık neredeyse bağımlı duruma dönüşüyorlar diye. Tüylerim bunu duyduğumda diken diken olmuştu. Çocuklar deney faresi mi? (Ki farelere de kıyamıyorum:()
Lütfen gerekirse oyun teraspisi vs.’den öteye gitmeyin.
Hilal Timur :
25 Aralık 2010 | 07:42şaşkınım, üzüldüm… hem de çokk.
üstelik bunu öneren de uzman diyeceğimiz bir insan.
yazık…
ayça özbatır :
27 Aralık 2010 | 14:05merhabalar,
Anaokulunda yaşananlar ile ilgili yazınızı kuzenim aracılığıyla okuma fırsatım oldu. yaklaşık 11 yılı aşkın bir süredir klinik ve okul ortamlarında uzm.psikolojik danışman olarak çalışıyorum, okuduğumda hem bir anne olarak hem de uzman bir kişi olarak yorum yapma ihtiyacı hissettim.
Her anne baba için çocuğu ile ilgili her yeni deneyim şaşırtıcıdır, bilinmezdir ve heyecan vericidir. Doğal olarak bu süreçte her öneri, her duyulan, her paylaşılan değerlidir ve dikkate alınır. Ancak her deneyim de özel ve kişiseldir; ki yaşamımızda ilk deneyimlerimiz sonraki yaşantılarımıza ya da deneyimlerimize de yön verir Örneğin, ilk “okul “deneyimi bunlardan biridir diyebiliriz. Çocuk güvendiği, kendini iyi hissettiği ortamından çıkıpta farklı deneyimler yaşayacağı ortamlara girdiğinde kendini korumak adına bazı güvenlik kalkanlarını devreye sokar ki olgunlaştıkça, büyüdükçe bu başetme yöntemleri de şekil değiştirecektir. çocuk eğer o ortamda evdeki gibi güven duymaya başlarsa, kendini rahat hissetmeye başlarsa zamanla ortama ayak uydurur. ama bu süreç, 1 saatte de olur, 1 ayda da. Bu süreç kişinin kişiliğine,yaşına, o an ki duygu durumuna, ortama, anne babanın tutumuna, öğretmenin yaklaşımına gibi pek çok faktörden de etkilenir.
okula alışma sürecinde yaşına göre pek çok yaklaşım var aslında ancak ana okulu yaşını düşünürsek, bahsettiğiniz yaklaşımın başka etkenler yoksa doğru olduğunu düşünmüyorum . İlaç hiç bir zaman -gerekli olan durumlar vardır- tek başına etkili de değildir, çözümde değildir. hele ki böyle bir durum için. şunu altını çizerek tekrar söylüyorum, başka psikolojik durumlar yoksa okula alışma süreci ile ilgili böyle bir öneri getirilmesini onaylamıyorum . okula alışmak bir süreçtir, bazı çocuklar geç alışır, güven duygusunu kazanmasını sağlamak önemli. bunun için öncelikle anne babanın bu konuda kararlı ve emin olması sonra da okul çalışanlarının güven verici yaklaşımlar da bulunması çocuğun alışmasını sağlayacaktır. ancak bu süreç sabır,anlayış gerektiren bir süreçtir. aşama aşama çocuk bu sürece alıştırılır. bu alıştırma sürecinde okulun aktif rol alması önemli, almıyor ise, ebeveyn olarak bu durumu sorgulama hakkınız var, beklentinize uymuyorsa da farklı seçenekleriniz var. çünkü burada söz konusu olan çocuğunuz, çocuğunda böyle bir süreçten yıpranmadan çıkması önemli.
bu konuda söylenecek çok şey var, yerde de dar. kısaca söylemek istediklerimi özetlemeye çalıştım. umarım anlaşılır şekilde anlatmışımdır.
sevgilerle,
Başak :
28 Aralık 2010 | 12:35Benim oğlumun başında aynı olay geçmişti. Bir ay boyunca gitmek istemedi oğlum. Akşamları kucağımdan inmek istemedi.Kendisinin pedagog olduğunu iddia eden şahıs oğlumun psikoloğa gitmesini önermişti.Ben de çözümü okulu değiştirmekte buldum,o ağlayan çocuk koşa koşa okula gitmeye başladı. Ama o bir ay için çok üzgünüm çocuğumu boşu boşuna üzmüşüm,zaten kısa bir süre sonra da kapandı o kreş. Bence her okul veya her öğretmen her çocuğa hitap edecek diye bir şart yok. Kimden pozitif elektrik alıyorsa ona gitsinler. Herkese kolay gelsin.
Ayça Oğuş :
28 Aralık 2010 | 14:323 tane kötü tecrübe sonunda buraya geldik.. çocuk kendi seçiyor gerçekten…:)
Ayça Oğuş :
28 Aralık 2010 | 14:33buraya derken şu an Erinin gittiği yuva demek istedim
Mollie Rowe :
29 Aralık 2010 | 13:39az önceki yoruma ek: ben 11 yıllık öğretmenim,3.5 yaşında bir kızım var bir de, ve hayatımda böyle bir şey görmedim, ileri yaşlarda bazı psikiyatrlar dikkat bozukluğu için ilaç verirler, velileri ikna eder ve kullandırtmam.
Aylin Anne :
3 Ocak 2011 | 18:57Az önce çooooooooook uzun bir yorumyazmıştım ama bilgisayarım arızalandı. 🙂
Tekrar deniyorum.
Bir anne olarak üzülerek, bir eğitim bilimci olarak ise kahrolarak okudum.
İlaç ve veliyi kapıda bekletmek sorun çözmeyen, yüzeysel yaklaşımların başlıcalarıdır. Bu tür yöntemleri enerjisini davranış değişikliği için gerekli ortamı yaratmayan ve veliyle derin bir iletişimkurmayan açıkçası tembel ve yetersiz eğitimcilerde sıkça görürüz biz.
Beyin kimyası / ilaç önemlidir ama daha önemli bir şey vardır, beynin ta kendisi yani bilinç.
Size söylemeleri gereken şuydu:
Evde kısa-öz ve ço kaçık bir konuşma yapın.
Ona neler yaşayacağını birebir anlatın.
Güvenini sarsmamak için asla yalan söylemeyin.
Kapıda beklemeyin ve bize güvenle emanet edin. Binadan ayrılın.
Siz o merdivenlerde oturdukça “birazdan başıma kötü bir şey mi gelecek acaba”, “kötü şeyler olur diye annem beni bekliyor galiba” endişesini gütmeye ve düşünmeye devam edecektir. Burada çocuk yerden göğe kadar haklıdır.
Bir de çocuklar öğretmenine ısınamazsa çocuklara da ısınamaz. Sert bakışlı, ilgisiz öğretmenleri hassas yapıdaki öğrenciler istemez mesela. Bunu anlatmak için gerekli gelişmişlikleri yoktur. Kaldı ki yetişkinler bile yaşadığı şeyi tam oalrak anlatmakta güçlük çeker…
Ayrıca; Bunun dışında ayrılma rutini yapmanız ve onunla konuşarak, güvenini sağlayarak ” sınıftan ve binadan ayrılacağınızı ve şu saatte gelip alacağınızı” söylemeniz en önemli şeydir.
Zihinsel engelli ve otizmli çocuklarla çalışan bir öpretmen ve bir anne olarak velilerimden beklememelerimi, gezmelerin, çarşıya, kuaföre ve ailşeverişe gitmelerini nefes almalarını istiyorum; ki çok ihtiyaçları var. Şükür ki sağlığınız yerinde. Bu zorluklar hayatınızda hiç olmayacak. Kaldı ki öğrencilerim bile doktor gerekli görürse bu tür ilaçları alıyor, sizin çocuğunuz niye gerek yokken alsın ki????
Anlaşılan tembel bir eğitimci grubu… İlaç ve veliyi kapıda bekletmek gibisinden yüzeysel çözümleri önermişler. Merdivenlerde oturursanız tabi sizden ayrılmaz. Tekrar ediyorum, açık-kısa ve net bir şekilde ona neler oalcağını anlatın. Ona güven verin.
Belki de o gruptaki çocukları sevememiştir, gayet normaldir. Belki öğretmenine ısınamamıştır. Sizin gibi sevgi dolu bakan bir çift göz arıyordur. Bunlar yavrunuz için çok normal ve elzem gereklilikler. Acaba bağımlı mı, zayıf mı, anti-sosyal mi diye kafanıza takmayın.
çocuklar arkadaş seçer…
Onlar ilaç verdirerek veli dolayısıyla gelir kaybetmek istemiyor galiba!
Pskiyatradan çok bir psikolog daha işe yarar bence de. Nilüfer hanım harika bir seçim olur. Son yılların en favori psikologlardan biridir benim için.
Dert etmeyin, üzülmeyin Berrah hanım.
Herşey gönlünüzce olsun.
Sevgiler
Aylin 🙂
Ayça Oğuş :
3 Ocak 2011 | 20:49Aylin uzunca yazdığın için teşekür hem de çift dikiş.. yalnız binadan bırakın ayrılın her çocuk için geçerli değil maalesef.. bizim yuvamız Erin kendini güvende hissedene kadar beklemem konusunda ısrarcıydı ama beklerken onunla birebir ilgilenmekten öte bir kitap okumak dergi okumak yanımda geldiğinde az ve öz iletişim kurarak benim yanımda keyifli olmayacağını anlamasını sağlamak işe yaradı ve ir süre sonra ne zaman yanıma gelmemeye başladı bu sefer evde ona anlattım” bak arkadaşlarınla sen oynarken ben sıkılıyorum sen oynarken ben de gidip yoga yapacağım bitince gelip alacağım” diye bir şans yoga salonu yuvanın sokağının karşısında ve erin biliyor. yani duruma ve çocuğa uygun davranmakta fayda var bence… yoksa çocuk çılgınlar gibi ağlarken binayı terk etmeyi ben doğru bulmuyorum. bir de önce annenin güvenmesi lazım kuruma bence..
bir başka öneri de karar verilen okuldaki veliler ile görüşüp çocukları okul dışında bir araya getirmek olabilir .. böylece arkadaş olurlarsa yuvada işler daha kolay çözülebilir… neyse ben bununlailgili bir yazı yazacağım inşallah 🙂
Aylin Anne :
4 Ocak 2011 | 07:14Ayçacım,
Eksik anlatmışım derdimi… Tabi ki ağlatmanın karşısındayım. Hiç olur mu öyle şey. Demek istediğim 5 yaşında bir çocuk çok iyi anlayabilir annenin ne anlatmak istediğini. Tabi ki güzellikle, sakinlikle ve güvenle olmalı annenin ayrılışı.
Senin yöntemin çok makul bu arada.
Ayrıca dışarıda buluşmalar d agayet yerinde olur, hemfikirim.
Sevgiler
anaokulu :
1 Haziran 2011 | 12:05Çok saçma bir uygulamadır. Böyle birşey kabul edilebilirmi. 👿
funda erman :
9 Aralık 2011 | 02:47umarım hala o okulda değilsinizdir