Ebruya ve ailesine çok teşekkür ederiz.
Kaçkarlarda kaldığımız Gönül teyzenin konağından sonra her karışında her tahtasının arkasında anılar saklı bir ada konağının kokusunu teneffüs etmekten büyük haz aldım. İncirini kim bilir kim dikti,narlarını… kim son kez girişin merdivenlerini tamir etti.
Bir sürü emeğin yüklü olduğu 100 yıllık tarih. Anneanne diye anılan, artık bizim dünyamızda yaşamayan ve herşeyde emeği olan kişiye burdan gülücüklerimi gönderiyorum.
İncirler gerçekten kayıt altına alınacak kadar güzel. Artık bundan sonra yılda en az bir kere incire gidile. 🙂
Erin ile artık herşey daha kolay olmaya başladı. Onun da bizi ve yapmak istediklerimizi anladığından eminim. Gideceğimiz zamanı yemek zamanını, oyun zamanını çok iyi biliyor. Sadece uyuma zamanını anlamamakta ısrarcı ya da biz uyku zamanını yorgunluktan erkene alıyoruz. Gölgeler ve bitkiler bu hafta sonunu favorisi idi. Gerçi evde çiceklere olan ilgisini takip ediyorduk ama burada iyice ortaya çıktı. Çiçeklerle çok ilgileniyor. Ayrıca evde odalarda tavan aydınlatması yok bizde. Adada hep kafası bu tavan avizelerinde idi. Neden bilmiyorum tabii ama not.
Suyla oynamayı zaten çok seviyodu ama burada çimler üzerinde leğende oynaşması seyredilmesi gereken bir şeydi. Kayıt yaptık bakalım belki bir zaman Ayça koyar.
Bunların haricinde artık sofrada Erinle yemek yemek çok zor. Yemek yediğimizi anladığı an mızırdanıyor ve kendiside sofraya gelmeye çalışıyor. Şimdilik kuru tahta kaşık, boş plastik bardak gibi objelerle bizim yaptıklarımızı taklit ediyor. Ve keyif almaya çalışıyor. Doktorumuz sanırım 1 ay daha devam diyecek.
Gölgeler konusunu muhakkak yazmalıyım. Çevrede ne olursa olsun gölge varsa Erin sadece gölgelere bakıyor. Evde de anneannemizin yaptığı bir tablo var “kahve içen kadın” ona bakmayı ve seslenmeyi çok seviyor. Kedilere sadece merakla ve dikkatle baktı. Bir tepki yok daha. Ama orda oldukları süre içinde bakıyor.
Uykudan uyandığında ağlamaması herkesin dikkatini çekmiş. Bebek ağlar diyorlar. Neden ağlamıyor. 🙂 Annesi hep uğraştı ağlamadan memesini herzaman buldu. Ayça herzaman Erin uyanmadan uyanıp hazır olduğundan sanırım, ağlamak ile beslenme ilişkilenmemiş olabilir. Ya da biz abartıyoruz. Erin alışkanlığında bu gülerek uyanma var.
Sadece gezmek istediği için söyleniyor.
Çocukla gezmeler konusunda faydalı olabilecek bir konudan bahsetmek iştiyorum. Biz Ayça ile senelerden beri dağcılık, kampçılık gibi aktiviteler yaparız. Çanta hazırlamak, çadır kurmak, çantanı organize etmek; hep antrenman yaptığımız bir yaşam biçimi. Sanırım Erin ile dışarı çıkmak bunlardan dolayı bize çok zor gelmiyor. Hafta sonu Erin değil, bir koltuk için birbirini iteleyen insanlar(insan kalıntıları) daha çok yordu. Bu sebeple stres yönetimi yapabilmek ve problemleri iyi yönetebilmek için hamilelik öncesi kendinizi geliştirmenin faydası olacağı kanısındayım.
Bir sürü notla uzun yazı oldu. Erine büyüyünce okuyacağı birşeyler bırakmış oldum. Kendi gözlemlerim içinde notlar.
Alpay
Yorumlar (3)
ebru :
28 Ağustos 2007 | 16:08alpay,
ben bu yazıyı daha yeni gördüm sanırım atlamışım,
keyifli bir haftasonu geçirmenize ben de çok sevindim,bizler de sizlere teşekkür ederiz evimize renk kattığınız için.
özellikle anneannemi böyle tatlı andığın için çok mutlu oldum,ada ve anneannem bizim için bir bütün çünkü ,saol:)
her sene incire sonbaharda da nar’a bekliyoruzz zaten sizii,e incirleri birilerinin toplaması gerek dimi,ama düşmeden:)
narlar 1 aya olur haberiniz olsuunnn ,bekliyoruuzz:)
Sarapci :
28 Kasım 2007 | 11:34Merhaba,
Ben de blogumda başka konularla da birlikte zaman zaman babalık hakkında yazıyorum (http://sarapci.com/?tag=baba), şans eseri sizin sayfanıza rast geldim. Takibime aldım!
Klavyenize kuvvet.
Emin
AyçA :
28 Kasım 2007 | 13:07Emin selam hoşgeldin .. bakacağım yazılarına 🙂