Terörün başındayım!!
Bana olmaz..
nasıl davranırsan öyle cevap alırsın..
benim çocuğum uysal..
kitaplarda yazıyor diye bizde de olacak değil ya..
en kötü sakin atlatırız di mi canım..
Ne sersem diyeyim.. öğrendim ki bu 2 yaş denen şey gerçek.. ve benim oğlum biyonik, androidi ya da insan dışı başka bir varlık değil.. duyguları var hemde ileri düzeyde.. kendini kanıtlamak için bir döneme girdi.. ve biz ne dersek o değil!! ve işte ilk ergenlik dönemimiz..
Erincim hadi artık uyku vakti
Uyumıycam
Peki birtanem uyuma
Tamam!!Erincim haydi bakalım sofraya
Acıkmadım
Peki sen yeme o zaman
Tamam!!Erincim olur mu bak arkadaşına oyuncağını ver iki dakika o da oynasın
O benim!!
Ama o sana verdi bak ikisiyle sen oynayamazsın değil mi ?
Oynarım!!
Diyalogları yaz yaz bitmez.. Önce bir hayır diyor sonra hayırını kabul ediyoruz o da dert etmeden devam ediyor.. :=) hani belki tersini söylediğimde yine tersini yapar gibi bir mantık geliştirdim ama yemiyor.. usul usul kabul ediyor..
Tabii bir de ben biriyle konuşurken ” anneeeeeyy” diye bağırma sendromu da başladı.. bakmayınca daha çok bağırıyor.. olay haline getirmemeye çalışsam da bir kere uyarmış olmak beni bitirdi. Biliyor ki artık ben bu durumdan hoşlanmıyorum o zaman yapılmalı!!
Ak dediğine kara kara dediğine ak der, kendi yaşıtları ile oynamaktan hoşlanmaz hatta iter!! ( Bugün Damlayı harcamış mesela çok fena üzüldüm:( ) büyüklerin yanında süt dökmüş kedi olur ama arada vurmak suretiyle hafifçe sınırlarını dener.. yalnız kalmaktan hoşlanmaz illa ki biri onunla odasında kalacak. aa tabii birde korkular başladı..
Aslında saldırganlığı sadece arkadaşlarına yapıyor huysuzluğu ise evde bize yapıyor.. anneanne, babaanne, dede ile normal yaşantısına devam ediyor, ben ” ama böyle yaptı ” dediğimde ” aa yoo bizde hiç yapıyor ” diye cevap alıyorum.. Öfkesi ben yokum diyeyse buna kızacağım artık!! Daha ne kadar olabilirim ?? Bunu bilmiyorum..
İlk defa bu kadar kafam karışık.. bir dönemdir geçecek biliyorum.. en az zararla atlatmaya çalışıyorum..
Neler yapabilirim diye biraz göz attığımda birşeyler toparladım ama yine de ne kadar işe yarayacak bilmiyorum çünkü hemen hepsini yapmaya çalışıyorum zaten ancak en nihayetinde bende insanım değil mi ??
Yapılması gereken ilk şey çocuğun dikkatini dağıtmakmış: ilgisini başka bir yöne çekerek; mesela en sevdiği oyuncağını vererek, birlikte yapmaktan hoşlandığı bir oyunu oynamaya başlayarak, şarkı söyleyerek dikkatini dağıtabilirmişiz. Bunun dışında en önemli şey sabırlı olmak galiba..Ona bağırmadan, kızmadan, derin nefesler çekerek sakin kalmak sanırım en doğru çözüm..Kriz devam ettiği durumlarda bulunduğu ortamdan uzaklaştırmak doğru bir yaklaşımmış. Konuşma kısmı kriz atlatıldıktan sonra olmalıymış. Bu dönemden kurtulmasının ya da daha rahat atlatmasının yolu daha fazla kaliteli zaman geçirmekmiş.. ve onları ne kadar sevdiğimizi göstermek.
Bunları okuyunca daha da karıştım çünkü daha fazla nasıl zaman geçirilebilirim ?? bunu bilmiyorum.. daha fazla nasıl sakin kalabilirim?? bunu da bilmiyorum.. daha çok sevdiğimi göstermek artık sınır dışı olacaktır!!
Benim bu dönemden anladığım çocuğa bir şeyi YAPMAMASINI SÖYLEMEMEK!! çünkü her şartta yapıyor. Diyelim söylediniz ve yaptı bu durumda karşısında tepki vermeden sakince davranabilmek çünkü ” aaa neden yaptın ben sana yapma demedim mi ??” demek krizi başlatıyor..
Peki ben bir yerlerde yanlış birşeyler yapıyorum da mı böyle ?? yoksa yanlış yok da bu bir dönem ve geçecek mi??
Ben bunu niye yazdım?? Gerçekten oğlumu etiketlendirmekten hiç hoşlanmadım bugüne kadar: ” akıllı, yaramaz, çok aktif, çok pasif, korkak, v.b” tabii arada söylemelerim oldu ama üzerine basmaya hep çekindim çünkü basarsam yapışır kalır diye korktum.. bu sefer ilk defa yazmak istedim, benim gibi bu dönemi yaşayanlar varsa ki var olduğuna eminim, bir nebze içim rahatlayacak galiba..
Yorumlar (28)
cigdem karal :
28 Nisan 2009 | 12:53Merhaba,
Ha. ha.. klube hosgeldin.
Bizimki elindeki oyuncak ” May I help you” diyince bile ”EDEMESSIN” diyor. 🙂
Benim kizim Ada, 2 yasini 3 ay gecti ve sanki sakinledi biraz gibi ama herseye aglamsi suruyor, dur bakiim ”hayir”lari da suruyor. E demekki neymis Ada kiz durulmamis biz onun hallerine alismisiz.
Kolay gelsin bize
Sevgiler
bernacan :
28 Nisan 2009 | 13:16Hepsi AYNEN bizde de yaşanıyor. Babanne ve dedenin yanında süt dökmüş kedi gibi Can. Genellikle yanında sadece bir kişi varsa, o zaman da sakin. Yanında bulunan kişi sayısı arttıkça, sapıtma ihtimali de doğru orantılı olarak artıyor.
Ben buna 2 yaş sendromu demekten hoşlanmıyorum pek. O bizim sınırlarımızı deneyerek, kendi sınırlarını çizmek derdinde aslında. Bunun için de gerektiğinde tepki vermek de gerektiğini düşünüyorum hatta. Bu bir krize sebep olsa da.. Çünkü sınırlarınız denenirken, sınır yokmuş gibi davranmak da, onun gelişimi açısından çok iyi olmayabilir gibi geliyor bana. Bu tamamen benim düşüncem.
Ama senin Hayır sayına göre artıyor kriz sayısı da, bu da bir gerçek. Can bazı kelimelere şartlı tepki gösteriyor örneğin. Hayır, yapmanı istemiyorum, olmaz, yapma.. Bu kelimeleri kullanmayı azalttığında, o da bir sakinleşiyor sanki. Bizim sihirli cümlemiz (şimdilik) “……yapmamız lazım, çünkü…..”. Bu şekilde biraz daha makul seviyelerde kalıyor olay. Hem yapmasını istediğimiz şeyi hem de sebebini muhakeme edip, ikisi de kafasına yatmazsa tepki veriyor. Gerçekten çok istediği/mediği şeylerde çünkü’den sonrasını dinlemiyor gerçi ama olsun. Bu şimdilik sanırım bizim uzlaşmacı olduğumuz mesajını verebildiğimiz bir cümle. Bu da, herşey gibi çocuktan çocuğa değişiyordur eminim.
“Ben yolumu kaybettiğimde bir çocuğun gözlerine bakarım. Çünkü, bir çocuğun yetişkinlere öğretebileceği 3 şey vardır: Nedensiz mutlu olmaları, her zaman kendilerini meşgul edecek bir iş bulabilmeleri. Ve elde etmek istediklerini var gücüyle dayatmaları!” (Paulo Coelho
Dr. Binnur Yeşilyaprak, Çalışan Anne ve Çocuk “Siz Başrolü Seçtiniz” kitabından)
Özellikle 3. şey çok önemli bence. 2 Yaş sendromuna bir de bu açıdan bak. Belki bazı şeylere daha fazla sabır gösterebilmenin bir yolu olur bu cümle..
AyçA :
28 Nisan 2009 | 13:22Berna teşekkürler. yine uzun uzun anlatmışsın harikasın..
Uzlaşmacı olmaya çalışıyoruz evet .. ama dediğin gibi sınırlarımız denenirken sınır yokmuş gibi davranmamayada .. bu çok ince bir çizgi..
aslında bugün oturup bunu yazmam Erin’in bugün 1.5 senedir beraber olduğu arkadaşını evden kovmaktan beter etmesine üzülmemdi.. ve ben orada yoktum!! biraz üzgünüm galiba ondan bu kadar çaresiz hissettim de dayandım kelimelerime..
Teşekkürler yazdıkların için tekrar..
askin :
28 Nisan 2009 | 13:22Ayca kolay gelsin! Ne denir bilmiyorum, yeni bir evreye hosgeldin. Bi süre sonra keyfini almaya basliyacagina cok eminim. Burdan birseyler yazmak hem zor hem tuhaf hemde dogru degil. O nedenle belki istersen özel Mail atarim. Sadece hersey normal ve sen birseyleri yanlis yapiyor felan diilsin demek istedim:)) Bu abuzittinlerin “canavarlasma” dönemlerine dair bir sürü cocuk üzerinde izlenimlerimiz var. Dolayisiyla cidden hersey yolunda gözüküyor merak etme. Uzaktan söylemesi kolay biliyorum. Ama bu evreyi onun icin cok gelistirici karakter olusturucu bir evre olarak görürsen (daha bu dalga dalga cesitli yas ortalamalarinda olacaktir) daha rahat atlatirsin belki. Hem o seni ergenlik cagina hazirliyo yavas yavas:))
Kolay gelsin! Erine mucuk
AyçA :
28 Nisan 2009 | 13:39Aşkıncım yaa Hızır gibi yetişiyorsun oralardan bana ( Hıdrellez de yaklaştı ya bu arada :))
Seni duymak yani daha doğrusu okumak en başından beri beni çok rahatlatıyor :=)
Gözlemin çok olduğundan yanılma payın hep düşük oluyor genelde de seni dinleyip hareket ettiğimde doğru gidiyorum :=)
teşekkürler tekrar..
pinarbk :
28 Nisan 2009 | 13:43Offf, offff…Nasıl muzdaribim bu 2 yaş olayından anlatamam. Melek gibi çocuğum, hiç tanımadığım biri haline geldi. Bir de dengesiz oldu ki, görem PMS yaşıyor sanacak. Hırçınlıklar, ağlamalar, daha neler neler. Geçecek ama ne zaman? Tam kendi kendime yeniden anne olmak nasıl olur diye sorarken, yeni bir kriz patlak veriyor, bütün düşünceler de hoooop, çöpe gidiyor. Bütün bu krizler bittiğinde ben aklımı yitirmemiş olurum umarım…
Bizdeki tek farklı durum, herkese aynı davranıyor. Mine’ye de bana da. Aramızda hiç “uygulama” farkı yok. Sanırım ondan. Anneanne-dede-babaanne üçlüsü biraz daha farklı oluyor!
sinem :
28 Nisan 2009 | 13:43offf ya rahatladim.
bloglari okuyupta akilli uslu bebisleri gordukce acaba benim bebegimde mi yoksa bende mi sorun var diye uzulup duruyordum.arada boyle((olumsuz)) durumlari da okumak annenin en azindan benim icimi rahatlatti.
sabir sabir sabir….anne olmak zor ve zevkli tabiki ama bazen öyke cikmazda hissettiriyorki insani.kimseyle kiyaslamak degil amacim dedigimi anladiginiza eminim.yazi dileyle bazen yanlis anlasilabiliyor insan.
(bu arada ögle uykusunda olan oglum uyurken hizlica yaziyorum imla hatalari icin uzgunum)
tesekkurler.
Iraz :
28 Nisan 2009 | 16:27Ayça selam,
Biliyorsun/ biliyorum ben pek bir yeni anneyim bu mevzuları konuşmak için..Mutlaka denediğinden emin olduğum birşey var, yazmak istedim, sana da uyan 2 seçenek sunsan kriz anlarında, o birini seçse ve kendi istediği oldu diye mutlu olsa mesela?!?
Bir de bence de kriz anı atlatıldıktan sonra konuşulmalı, benim danışanlarıma hep söylediğim birşey var, bu durumlarda sakın ha sakın duygu sömürüsü yapmayın, kaldıramayacakları ve anlamlandıramayacakları bir duygu yükü olur minicik omuzlarında, maalesef çevremde hep şahit olduğum yaklaşım şu, “Oğlum, beni çok üzüyorsun!!!” Düşünsene kafası zaten karışık ve bağımsızlığını ilan etme derdinde ama sen artı bir yük daha veriyorsun çocuğa..Sen bunu da yapmıyorsun eminim ama ben yazdıkça yazdım yahu..
Anneanne-babaanne-dede konusunda ise şöyle düşünüyorum, sınırsız ve sorunsuz seviyorlar..Senin benim kadar doğru tepki verme dertleri yok, her halleri kabul onlar için, bu da oğluşları gevşetiyor ve daha teslimiyetçi yapıyor sanırım..
Senin bir yerlerde hata yaptığını hiç ama hiç düşünmüyorum, enerjinle ve yaratıcılığınla hep “daha keyifli” bir hale getiriyorsun bence Erin’ in her stage’ini …
Aile olmanın, “biz” olmanın yeni bir hali bu, hayırlı uğurlu olsun diyorum..
Sevgiler..
Özlem Eren :
28 Nisan 2009 | 16:52Ayçacığım dilerim az şiddetle, kısa sürede atlatırsın. Ben 7. ayımdayım, erken başladı bizde de.
Ev yaşamında, çocuğun beklentilerini karşılayan bir miktar iyileşme, iyi geldi bize. Mesela bahçeli eve taşınmamız Ataberk’i rahatlattı.
Sabırlı olmak, empati kurmak, mutlaka onların ruhlarına en iyi gelecek davranış biçimi, bu tartışılmaz. Fakat davranışlarda iyileşmeyi Azra’da görsem de Ataberk de bugüne kadar göremedim. Demek ki her çocuğun süreci de, atlatma biçimi de farklı.
Sinirlerini yıpratmamaya bak. Kolay gelsin sana.
Sevgiler,
kiraz :
28 Nisan 2009 | 17:07ayçacım;
yaa çok yanında olmak istedim postu okuduktan sonra. ne alaka dimi, yuzyuze gelmedik bile.
ama demissin ya ‘daha ne kadar … olabilirim’ diye. bunun ne demek oldugunu bugunlerde cok iyi anliyor olmamdan heralde…
blogunu neredeyse basından beri takip eden biri olarak, sen herseyi zaten yapabilecegin kadar yapiyorsun, bunu da biliyorsun. rahat ol, umarım kısa surede atlatıcak Erincim.
Sevgiyle cok.
askin :
28 Nisan 2009 | 18:30Dankeschön Ayca:)) ne zaman istersen ara (caldir telefonumu arayayim:)) veya yaz. Yapabilecegim birsey varsa seve seve yaparim. Enerji senden geliyor ve dogrularinda hepsi aslinda senin. Disardan kim ne derse desin senin hislerin ve düsünce yapin bu kadar güclü ve dogru olmasa birseye yaramaz!Bu durumda hizir sensin yani:)) yinede tesekkür ederim yazdiklarin icin.
Sevgiyle umutlakal
eda :
28 Nisan 2009 | 21:46Biz büyükbaba ve anneyle beraber kaldığımız için,birde onların aman çocuğu ağlatma laflarıyla uğraşıyorum.Doruk’da denileni anladığı için basıyor yaygarayı 2 kat fazlasıyla:)Sinirlerim artık laçkalaşdı.Bi yerde patlıyorum…dikkat dağıtmak,şarkı söylemek,istediğinni yapmak-yapmamak vb. hepsini denedim ve artık pes ettim:)
eh ne diyim kolay gelsin…
Sermin :
28 Nisan 2009 | 22:21Ayçacığım, Egosantrik döneminiz hayırlı olsun. “Ben özgürüm ve bireyim” diyor Erin. Ee kolay değil adam oluyor. Çocukların çoğu geçiyor bu dönemden, zor ama keyifli :)) Kolay gelsin
Elif :
28 Nisan 2009 | 22:24Adı 2 yaş sendromu belki ama her çocuğun gelişimi ve yaradılışı ile bağlantılı bir dönemde ortaya çıkıyor ki, bkz biz. 19 aylık Naz, tam bir hırçınlık abidesi bu aralar , ama özellikle ve sadece bana… Naz 5 aylıktan itibaren çalışan ve her gün arkamdan el sallanarak yolcu edilen ben, çığlıkla gönderilip, ta ki ilgisi dağıtılana dek, akşamları el yıkama, diş fırçalama, yemek…vs hepsini mücadeleyle ve çeşitli şaklabanlıklarla sonlandırıyoruz son sönemde … Sabır sabır diyip kendimi telkin etsem de biyonik değilim, olmak da istemiyorum. Geçecek biliyorum ama itiraf ediyorum çok zor….
aslı :
28 Nisan 2009 | 22:42Bir diyalog örneği:
Aşkından öldüğü annanesiyle arasında geçen bir tırmalama sonunda:
-Tatlım ben evime gideyim istersen, sonra görüşürüz.Kızdık şimdi birbirimize.
_Anini git git, iyi git. Babaaaaa gellll
Başka bir örnek:
SuluboyA aldık eve geldik daha ayakkabılarımı çıkarmadım, debeleniyorum.Çünkü çantamı çekiyor:
-Aç aç bum çizdim yapacam.
-Ahh dur yavrum düşüyorum çekme
–Aççççççççççççççççççççççççççççççç,
– …………………….
-Anniiiii aççççççççççççççççç,
Yukarıdaki olaydan 5 dakka sonra:
-Anniiii, lego lego
-Tamam
-Yok, sen kedi çiz
-Tamam
-Mavi çiz
-Tamam
-Lego istiyorum
-Tamam
-Yok kedilere bakıcam
-Çüşşşşşşşşşşş(affınıza sığınıyorum)
hülya cinsçiçekçi :
29 Nisan 2009 | 08:12allahım şimdiden korkuyorum ben bu 2 yaş krizinden. sanırım şu an bizler en kolay zamanlarını yaşıyoruz çocuklarımızın.
kolay gelsin
AyçA :
29 Nisan 2009 | 10:15Iraz aslında biliyor musun yorumuna sevindim çünkü bende acaba sana bir mail atsam da konussam mı diye düşünüp çekiniyordum:=)
Aslında arkadaşlarını itmeye başladığında pek seçenek sunmak şansım olmuyor.. tek seçenek var ortamı terk etmek ya da ortam bizimse terk ettirmek!!..
Bir de Erin’e hep seçenek sunuluyor zaten .. kıyafet giyeceği zamandan yemek yiyeceği ana oynayacağı oyuncağına kadar hepsi kendi kararları oluyor ..acaba bunu mu fazla kaçırdım diye de düşünmüyor değilim.. hani şımarıklığa doğru gidiyor muyuz ??!!
Bakınca Erin’e haksılık mı ediyorum diye düşündüm çünkü evin içerisinde aslında o kadar da çok inatlaşmıyor ama dün akşam arkadaşımdayız bebeği var ve bebek uyudu pek tabii bizimki arabalarla biraz yüksek sesle oynuyor : “Bitanem bak bebek uyudu bağırma istersen ” dedim.. abi gözümün içine baka baka ” aaaa” diye bağırmaya başladı !:=) güleyim mi ne yapayım bilemedim güldüğüm zaman hoşuma gitti zannedip iki katı yapıyor :=) ama bunun dışında agresifliği yok çok şükür.. tek büyük sıkıntım arkadaş istemiyor!! “niye öyle yaptın peki ” dediğimde “istemiyorum arkadaş” diyecek kadar net bir şekilde.. duygularına saygı duymak ve bir süre arkadaşsız bırakmak en doğru karar gibi geldi.. hatırlıyorum sırf annemler arkadaş diye görüşmek zorunda olduğum kişileri!! zorla götürürlerdi beni akşam ziyaretlerine.. bunun gibi birşey olabilir diye düşünüyorum.. neyse bende uzattım yine.. umarım 2 yaş krizleri bu seviyede kalır..:=)
ve diğer yorumları görünce yüreğime su serpildi :=)Bu böyle olacak .. en sakin şekilde atlatmaya çalışacağız hepsi bu sanırım!!:=)
Açalya :
29 Nisan 2009 | 09:39Ver sakinlestiriciyi gitsin…(Turkiye`de de trendy olmus bu ritalin, doktorlar bonibon gibi yazmaya baslamislar…hala inanamiyorum!!!)
Iraz :
29 Nisan 2009 | 13:09Tekrar merhaba Ayça,
İstediğin zaman mail atabilirsin tabiki,ne demek çekinmek, senin çaban ve dolu dolu biriktirdiğin tecrübelerinden öte benim akademik bilgilerimle sana aktarabileceğim birşeyler varsa ne mutlu olurum!!!
Hatta biz İstanbul’a gelince görüşsek ne şahane olur 🙂
Evet itme anında seçenek sunmak olmaz tabiki, kaçırmışım sanırım bununla ilgili kafa karışıklığını..acaba sahiplendiği ve “ben” + “benim” duygusunu dolu dolu yaşadığı bir dönemde oyuncaklarını, kendi mekanını ya da mesela seni paylaşmak zor mu geliyor bu ara Erin’e..Bence de saygı duyulmalı ve bir dönem arkadaşsız bırakılmalı..
Bir de problem arkadaşları ile ilgili olunca acaba dedim kreşte fazla mı uyarıldı? Oradaki curcuna fazla geldi ve bu yoğunluğu istemiyor mu bu ara? Devam mı kreşe?
Bence seçenek sunmanın sonucunda şımarmaz, hatta bence şımarık çocuk yoktur şımarık anne baba vardır :))Tabi bu uzun bir konu, burda benim post’um gibi durur tüm düşündüklerimi ve gözlemlediklerimi yazarsam ama anlamışsındır ne demek istediğimi :))
Sevgiler..
Ela Selin :
29 Nisan 2009 | 22:47Biz 4 aydir müzdaribiz bu sendromdan:) Kardes dogdugundan beri artti krizlerimiz. Bazen öyle atiyor ki kendini yerlere bagirarak, korkuyorum bir yerine birsey olacak diye. Bazen oturup ben de agliyorum onunla. öyle caresiz kaliyorum yani.
Babasinin yeni gelistirdigi bir taktik ise yariyor yalnizca: sakince oturup eline bir kitap aliyor ve heyecanla okumaya koyuluyor. Bizimki bir süre sonra merak edip geliyor yanina.
Hepimize kolay gelsin sevgili Ayca.
AyçA :
29 Nisan 2009 | 23:20Elacım sanırım iki tane olunca daha da zor durum .. :=) sakin kalmak diyorum ben :=) çare burada galiba..
Sevgiler
Gülen :
30 Nisan 2009 | 10:24Merhabalar,
Bir süredir takip ediyorum sizi. Benim 3 yaşında bir oğlum var. İnanın bu anlattıklarınızı, belli bir dönem daha fazlasını yaşadık bizde. Bazen çok sakin, bazen inadına çıldırtıcı olabiliyor yaşananlar. Ama şu an daha sakin ve uyumluyuz. Halen krizler yaşanabiliyor zaman zaman. Birazda karakter meselesi sanırım. Sevgiler.
Sema@Oğuzhan :
30 Nisan 2009 | 11:08Ayça merhaba,ben ilk defa yazıyorum sana,sitenide takip ediyorum,konu 2 yaş olunca bende örnek vermek istedim.
27.5 aylık Oğuzhanhan’ın kararsızlıkları
-Oğuzhan sütlaç yermisin oğlum ?
-hayır yemicem
-tamam sen bilirsin
-hayır yicem
-tamam, al bakalım sütlacını
-yaa ben sütlac yemicem
-tamam tabagı geri götürüyorum o zaman
-ama anne sütlac yicektim
Oğuzhan hadi artık eve gidiyoruz
-ya ben gitmicem ananede kalıcam
-tamam sen bilirsin , hadi babası biz gidelim
-ama bende gelicektim
-o zaman montunu giy, gidelim bak biz giyindik
-ananede kalıcam
-tamam kal
-ama bende gelcektim
bu bir kısır döngü, arabaya bindiğimizde bile devam ediyor ” ama ben ananede kalcaktım ”
songül :
30 Nisan 2009 | 11:55evet, böyle bizimki de…
ben onun isteklerini zarar verecek olmadıktan sonra yapmaya çalışıyorum (vermek isterse verir, istemezse vermez, boya isterse yaparız isterse götürür kaldırım boyarız…)… ve gündüzleri çok dışarılara takılıyoruz. parka (1-1.5-2saat gibi), markete, bakkala… enerji boşalıyor, dikkat dağılıyor…
ama baştan anlaşıyorum.
çok net ve sakin bir ses tonu ile. biliyorki bu ton ile konusursam dediğimden asla dönmüyorum.
Örn: bak şimdi yemeğimizi yicez, sonrada kumla oynamaya çıkcaz.
tabiiki hayır yemem içmem diyor. hemen gidicemler, ayakkabıları getirmeler… ama ben sofraya oturup yiyorum.
sonrada gidip üstümü giyiyorum.
bende gelicem diyor. ben de ona “ama sen yemegini yemedin. o yüzden gelmiyorsun” diyorum. bir kriz geçiriyor. yere atmalar falan. ben bakmıyorum ve giyinmeye devam ediyorum.
sonra kendisine dönüp “bi beni dinle bak ne dicem: gelmek mi istiyorsun?” yanıt: evet.
“o zaman seni bekliyeyim mi?” yanıt: evet.
“İyi o zaman tabağındakini ye ben seni burda bekliyorum.” tekrar yanıt evet.
ve sonra o yemiş oluyor beraber çıkmış oluyoruz biz de.
kendisi o tabağı yemeden asla ve asla çıkamaz. kendisini aliye teslim ederim ve ben yine de çıkarım… bunu iyi bilir.
bu süreçte kızmam zaten onun gözünden bakınca üzülürüm bide.
Onlara da yazık, ben istediğimi yapabiliyorum ama o beni dinlemek zorunda 🙁
ve eğer parkta kimse ile eşyalarını paylaşmak istemiyorsa, paylaşmaz. ben istersem kitabımı dergimi okurum, park kenarlarında step yaparım o isterse başkaları ile oynar istemezse de kimseye vermez oyuncaklarını.
paylaşmayı bi ara öğrenicek ama daha kişilik geliştirdiği 2-3 yaş arasında onu ezerek öğretmicem.
betül :
30 Nisan 2009 | 12:41bizde o döneme giriyoruz 21 aylık oldu kağan . Sabır en başta geliyor evet tabi başarabilene. Yanlız değilsin ayçacığım.
sevgiler
Neslihan :
30 Nisan 2009 | 17:30Aynı dert bizde de. Ben calısan anne oldugumdan bana daha cok yapıyor diye dusunuyordum, cunku aynı sizdeki gibi, ananeye, babaneye, bir sye yok. Hatta babaya bile daha az.
Ben de hep Doruk sakin cocuk, atlatırız Trouble 2’yu diyordum ama kacıs yok galiba bundan. Bir de İki yasında Cocugunuzu Buyuturken kitabında Muhtesem 2’ler demek gerek diyorlardı 🙂 Nerdeeeeeeeeee 🙂
Karin :
29 Ağustos 2009 | 21:25Su an kizim 18aylik inanin bu gece az kalsin acile gturucektik bu nasil bir aglama kendini sika sika zaten gUn icinde 4 ,5 kez krize griyo ama sanki son4 gundur artti allah yardimcim olsun dra dyrum skinlestirici yok mu yok dyo cocuk ne yiyo sadece sut
AyçA :
2 Eylül 2009 | 14:28Gonca merhaba,
Sakin kalmak ve sabırlı olmak galiba tek çözüm umarım kolay atlatırsınız.. üzerine gittikçe daha kötü oluyor bu durum tabii ben uzman değilim.. iyi bir gözlem ile kızına yönelik doğru davranışı zamanla bulacaksındır dite tahmin ediyorum
Sevgiler kolaylıklar