Derin bir nefes aldım..
ve geldim..
Hayatta ne zaman neyle karşılaşabileceğiniz bilmiyor ya insan.. böyle bir tesadüf işte..
Bundan 4-5 sene önceydi sanırım, zaman kavramım pek kalmadı son yıllarda..Fransız sokağında çok sevdiğim, çok değişik,çok keyifli bir restorant vardı : Dilara’s Abracadabra diye.. sık sık giderdim.. bir gün gittiğimde kapısı kapalıydı .. çok üzülmüştüm..
Kapıdan girince bir tarif asılıydı hemen solda.. fotoğrafını çekmiş ve birgün yaparım demiştim..
Hiç yapma fırsatım olmadı.. okudum okudum ve hep nasıl yendiğini hatırladım
Sonra zaman ilerlerken Fikir Sahibi Damaklar ile kesişti yolum ve bu kesişimde Fikir Sahibi Çocuklar Atölyesinin ilkine dahil olma şansını yakaladım. Bu atölyenin yerini ” Dilara’s Abracadabra” diye okuduğumda birden çok heyecanlandım. Anılarımda kalmış olan bu hoş atmosfer yine karşıma çıkmıştı, bu sefer Arnavutköyde..
İlk atölyenin konusu “ekmek yapmak”.. eh hamur yapmayı sevdiğimize göre haydi toplanıp gidelim dedik..
Akşam eve dönerken hamurunu pişirmek için bile vermek istemeyerek, sonra tepside kendi ekmeğini tanıyarak, eve gelirken “ evde de ekmek yapalım” diyerek ve evde akşam yemeği olarak sadece ekmeğini yiyerek ne kadar keyif aldığını kelimelersiz ifade etti galiba Erin.. ve pek tabii biz de..
Önce çocuklar sıralandılar tezgaha.. önlerine krater açtıkları unları.. tek tek malzemelerini koydular, sevgi dolu kirlenmemiş elleriyle yoğurdular.. fırına gidip de pişmelerini beklerken tüm şekerli ve gazozlu içeceklere inat bir zencefil şurubu yapmayı öğrendiler ve pek tabii bizde..sabırla ekmeklerini beklerken şuruplarını yudumladılar içinde bir parça buzla..yeni arkadaşlıklar kurdular..
Fırından çıkan mis gibi taze ekmelerini seçip bir güzel yediler ve evlerine götürdüler..
Sevgili çocuklar.. sizlere tüketmekten çok üretmeyi miras bırakabilmeyi ümid ediyorum/uz bu gittikçe kirlenen dünyada..





Kendi ekmeğinin tadına bakmak gibisi var mı??
Ve Sabahnur.. el emeği göz nurun çok değerli hediyenin hakkını verdik biliyor musun ?? Tekrar teşekkürler..
İşte ekmeğin tarifi :
Tam Buğday Ekmeği
675 gr tam buğday unu (un olarak halk ekmek tam buğday unu )
1/2 çay bardağı zeytinyağı
1/2 çay bardağı keten tohumu
1/2 çay bardağı haşhaş
1/2 çay bardağı yulaf ezmesi
1/2 çay bardağı harnup pekmezi
20 gr tuz
30gr yaş maya
1/2 lt su
Unla krater oluşturduktan sonra kuru malzemeler de tuz en dışta kalacak şekilde etrafına dökülür. Kraterin ortasına suda eritilmiş maya ve diğer yaş malzemeler konulur ve yavaş yavaş kenardaki kuru malzemelerden alarak karıştırılmaya başlanır. Homojen bir top haline getirilip yaklaşık 30 dakika mayalanmaya bırakılır. Hamur 2 katı büyüklüğe gelince rulo haline getirilip üzerine yoğurt sürdükten sonra ( ince bir tabaka ) yulaf ezmesi (ya da haşhaş) serpilip 15 dakika daha dinlenmeye bırakılır. Bundan sonra önceden ısıtılmış 150 derecedeki fırında yaklaşık 30-40 dakika pişirilir..
Afiyet olsun..
Zencefil şurubu
1 lt su için:
baş parmağı kadar taze zencefil, bir parça tarçın, 1-2 adet kakule, 1-2 adet karanfil , bal ya da pekmez koyularak kaynatılır. İyice kaynadıktan sonra ister sıcak içilir ister soğuk!!.. yazın soğuk soğuk çok iyi gideceğini düşündüğüm bu içecek daha çok bal daha az su ile konsantre olarak da yapılabilir.. hatta Dilara’nın dediğine göre büyükler daha yaramaz şeyler ekleyerek içebilirler 😉 ( vodka gibi :P)
Dip not: Zencefil kan damarlarını genişletip kan dolaşımını arttırı bu nedenle hamileliğn son denemlerinde aşırı doz kullanımının ne derece faydalı olabileceğini bilmiyorum. Bir bilen varsa yazarsa sevinirim ..
Yorumlar (11)
AyçA :
30 Mart 2009 | 15:02hii Songül!!! telefonumu şarj ettim ama beynime de bir sarj aleti lazım benim:=))
Rica ederim..
Senem :
30 Mart 2009 | 14:35Ne kadar muhteşem bir etkinlik bu, bayıldım bayıldım. Ve de çok özendim. Kızım biran önce büyüsün, biz de öyle güzel atölye çalışmalarına katılalım birlikte diye öyle heveslendim ki.
Genç bir erkek olduğunda Erin nasıl birisi olacak, çocukluğunda yaşadığı bu güzel deneyimlerin onun kişiliğini nasıl etkileyecek çok merak ediyorum ben 🙂
banu :
30 Mart 2009 | 14:38Dun görmüştüm fikirsahibidamaklar’da Erin’i ve arkasından da senin objektifin ucunu 🙂 Dilara’s Abracadabra kapandı mı? bilmiyordum 🙁 üzüldüm bak şimdi… yoksa yanlış mı anladım ?
AyçA :
30 Mart 2009 | 14:41Yok yok eskiden kapanmıştı Banucum.. şimdi Arnavuyköydeymiş bir senedir..ben yeni öğrendim..
eskiden Fransız Sokağındaydı o kapanmıştı :=) çok şükür yine açmış :=)
Senem inşallah kızınla aynı üretimleri yaparsınız :=) sağlıkla büyüsün de.. ben burada bunlardan haberdar etmeye devam edeceğim..
Ve inşallah tüm beraber yaptıklarımız onun için ileride kendi ayakları üzerinde durmasını bilen üretken biri olmasını sağlar.. en azından şimdi keyif alsın yeter sonrasına kendi karar verecek 😉
songül :
30 Mart 2009 | 14:55çok hoş bir etkinlikten ne hoş görüntüler…
tarifler için teşekkürler…
Sabahnur :
30 Mart 2009 | 20:38oooooo
herzamanki gibi şahanesiniz! cok yakısmıs,balım benim..
Güle güle kirlensin hep!:)
Sevgiler
Banu :
30 Mart 2009 | 20:14hamileliğin son bir kaç ayında içilen toz zencefilin (haftada bir kaç çay kaşığı)doğacak bebekte gaz gelişimini önleyeceğini duymuştum. işe yaradığını söyleyen yakınlarımda oldu…
cilek :
30 Mart 2009 | 23:14Çok güzel anlatmışsın Ayça,
çektiğin fotograflar ise harika,
ve tekrar teşekkür ederim.
Yeni etkinlikler de görüşmek üzere.
k.i.s.d. :
31 Mart 2009 | 12:51Zencefil şurubunu merak ettim ama bence hamileliğin son dönemleri vurgusu yerinde olmuş. Tansiyon problemi ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.
Bahar geldi, yaşasın ev yapımı ekmekler, yaşasın ekmek yapan minik tatlı eller.
Bu arada sütümüzü aldık ve bayıldık. Minik maviş içerden popo ittirmeleriyle tezahüratta bulundu. sağolunuz varolunuz duyurduğunuz için 🙂
Deli Anne :
10 Mart 2013 | 20:18Ayçam be özledim seni:)
Ayça Oğuş :
10 Mart 2013 | 20:32az yazıyorum di miartık 🙁 bende özledim beni.. ve seni:=)