Henüz yorum yapılmamış

HUŞU AĞACI

P A Z A R 6 E K i M

H U Ş U. A Ğ A C I.

Umarım fotoğrafları seversiniz. Hikâye yerine burada paylaştım.

Bağlaç olan ki ayrı yazılır. Hani sosyal medyada göz ardı edilebilir (??? Belki?)
Bir kitap yazdıysa kişi, işte orada olmuyor. (Önce minik bir eleştiri)
Kendime sonbahar hediyesi aldığım 3’lemenin 1.si bitti. Hafif bir tasavvuf etkili roman. 2 günde bitti. Ayrı yazılmamış -ki bağlacı hariç kafamı dağıtan bir roman olmuş.
Fakat kitabın adı ve benim bu eve taşındığımın 4. senesinde mahallede bulduğum salkım söğüt ile çarpıştı yolumda.
Her sabah ağacın altına yürümek için heyecan duyuyorum. Bu da beni yeniden yürümeye teşvik ediyor.
.
……….
Huşu ağacı
S.185-186
……….
Yanına son gittiğimde ona,
“Bazen dualarımız neden kabul almaz?” diye sormuştum ve öyle çarpıcı bir örnekle açıkladı ki hala bu benim daha evvel aklıma nasıl gelmedi, diye hayıflanıyorum şimdi.

Dedi ki o gün cevaben,
“Hepimiz annesine istediği şeyi aldırmak için markette yerlere yatan, haykıran çocuklar gibiyiz bazen. İstediğimiz şeyin zararlı olduğunu kendimiz idrak edemiyoruz. Annemiz de ‘Bu senin için sağlıklı değil, deyip ya hiç almıyor ya da ‘Bunun için biraz büyümelisin, diye erteliyor. Veyahut da ‘Bunu alamayız ama senin için bu daha iyi, bunu alabiliriz, diye daha güzelini teklif ediyor. Teşbihte hata olmasın Zeynep kızım, ancak aynı mantıkla Yaradan ettiğimiz dualara üç şekilde cevap verir. Birincisi ettiğimiz dua bizim için hayırlı olmadığı için istediğimizi bize vermez. İkincisi bizim için istediğimiz şeyin zamanı gelmemiştir, erteler. Üçüncüsü de istediğimiz şeyden daha hayırlısını nasip eder. Zaten ayette, ‘Bana dua edin, size cevap vereyim
(Mü’min 40/60) buyurmuştur.

Dikkatini çekerim, kabul edeyim değil cevap vereyim. Eğer gönül gözümüzü açık tutarsak dualarımıza muhakkak bir yanıt verdiğini gözlemleriz.

Paylaş :=)

Yorum bırak