talep ediyorum hayattan..
biri birikmiş ve birikmeyi bekleyen ütüleri yapsın,
biri yemek yapsın,
biri bulaşık makinesini yerleştirsin,
biri bugün birazdan kalkıp pazara gitsin,
o pazara giderken bir diğeri teslim edilecek işlerin dvd kapak ve cd etiketlerini almak üzere yolun soluna doğru kıvrılsın;
biri Erinle oynasın, oynamak için enerji bulmaya çalışmasın,
biri kaçıp giden duygusal ötesi alınganlık sınırını aşmış, ev dışı muamelesi yapmasından dolayı temizlemediği eşyaların listesini verdiğim ve lütfen bunları da temizle dediğim için kaçan yardımcının artık yapmayacağı temizliği yapsın,
biri çekim yapsın,
biri o fotoğrafları teslim etmek üzere hazırlasın,
biri o çekimlerin hikayeleri yazsın,
biri Erin için bulduğunu sandığı doğru okula Erin sabah öksürüyor diye götüremesin hevesi kursağında kalsın öylece otursun dursun,
biri 23 nisandaki nurturia kortejini, nasıl da çocuklar kibin şendik yazısını, nasıl da denize girme mevsimini marmara denizinin leş sularında açtığımızı yazmayı hayal etsin ve bir sonraki 23 nisandan önce yazsın,
biri diğeri disney orkestrasına gittiğini ve tıpkı bugs bunny gibi ama bu sefer yarım bir hayal kırıklığı yaşadığını ancak çocukların çok keyif aldığını, müzik odaklı bir etkinlik olduğunu ve neden ortalıkta sadece bir tur mickey mouse’ın dolaşıp kaybolduğunu ve bir daha hiç bir disney kahramanı ile karşılaşmadığımızı anlamadığını anlatsın,
biri çocukluğun ne kadar güzel olduğunu hatırlasın, bütün gün hem de!
biri sadece zayıflasın başka bir şeye dikkati yönelmesin,
biri her akşam yogaya gitsin, işi çıktığı için ders kaçırmak zorunda kalmasın mümkünse sabahları da gitsin,
biri iş bulmak için çaba sarf etsin,
biri kredi kartı ödemesini düşünsün,
biri bir iş yerinde 9-6 çalışsın her ayın birinde hesabına maaşı yatsın,
biri çıkıp deliler gibi alışveriş yapsın ve aldığı tüm kıyafetler üstüne olsun,
biri gidip moda da çay içsin,;
biri akşam oldu mu koca kişisi ile iki film üst üste seyretsin gece 2 ye kadar!
biri yine koca kişisi ile sırtına çantasını yüklenip kendini dağlara vursun!
biri arabası hala servisten gelmedi diye bir köşede isyan etsin dursun!
biri bu yazıyı yazarken arkada uyumaktan çoktan vazgeçmiş Erin kendi başına oynuyor ve tv seyrediyor diye vicdan azabı çekmesin,
biri Erin gibi bütün gün cdyi koyup dans etsin… dönsün dönsün dönsün!
ve biri tüm bunlar beyninde dolanırken ütü masasının yanındaki sandalyeye oturup,
sol elini dizlerine yatay,
sağ elini şakağına dikey koyup
hönküre hönküre ağlasın,
ufak bir mola versin
sonra
beynindekiler yazıya dökülsün..
kaç ayça etti ?
koca kişisi bunlardan kaç tanesine dayanır da kaçmaz ?
onu da klonlamak lazım gelir mi?
biraz gülümser miydin sevgili okur.. henüz yolun başındalar !
ek_not: biri yazılardaki imla ve yazım hatalarını düzeltsin ve biri de esra’nın dediği gibi “ko gitsin” diye diye ayaklarını uzatıp hepsine kıs kıs gülsün
Yorumlar (21)
Gülfer :
26 Nisan 2010 | 15:11Modaya çay içmeye gidecek olan Ayça lütfen bana da haber etsin 🙂
AyçA :
26 Nisan 2010 | 15:24klonlama işlemi sırasında kodlarım hemen memnuniyetle :=)))))
Mehtap :
26 Nisan 2010 | 14:52Mehtap: Hücre hücre söyle bana var mı senden bende daha?
İç ses:???
AyçA :
26 Nisan 2010 | 15:11Hücreler bölünerek çoğalıyorsa biz niye çoğalamıyoruz ?
iç ses =???
:)))))
annevebebisi :
26 Nisan 2010 | 15:50Birisi de, amaan ko gitsin deyip uzatsin ayagini otursun 🙂
AyçA :
26 Nisan 2010 | 15:54aa evet onu da düşünmüştüm :=)) atlamışım…:=))) ekleyeyim hemen ..
berna :
26 Nisan 2010 | 16:58Hehee :))) Ayça valla güzel yazmışsın 🙂 Sen kendini klonlayadur, ben şu güzel kuzuların yanına çimlere bir uzanayım, ohhh :)))
Özge B :
26 Nisan 2010 | 17:21Yazar bir de yazıversin, ne olacak bu çoklu kişilik bölünmesinden muzdarip kadınların hali. Sonra da yazar her ne yazdı ise gelip bir de bizim evde tatbiki olarak bana uygulatsın.
Not: Fotograflar süper. Ada ve Erin sanki bir katalog çekimi için biraraya getirilmiş iki ışıltılı karakter:)
Gökşen :
26 Nisan 2010 | 18:50Yapma, ben senin her daim enerjine hayranım…
Ada ile pozlarına bayıldım, bayaa bi yolun başındalar hem de 🙂
AyçA :
26 Nisan 2010 | 23:02@Berna valla Esra’nın dediğiko gitsin Ayça da yanına kıvrılıverir hemen bence :=))
@Özgecim önce yazar kendi bir uygulayabilse ne şık olur yazara da sonra okura da :=) bu arada fotoğrafların hepsi doğal halleri.. tüm gün böyle gezdiler hatta ertesi gün konser de de aynı şekilde :=) inanılmaz dı .. hala keyfindeyim:=)
@Gökşen teşekkür ederim .. ama o enerji bazen yerlere düşüyor işte :=)
oyku :
27 Nisan 2010 | 22:43Arkadasim bu guzel fikir, bu durumda ben de bir klon Roma’ya, bir tane Istanbul’a, hatta Istanbul’a 2-3 tane tam keyfini cikartabilelim, birini de Arjantin’e ….
Senin bu oglun kocaman adam oldu, farkinda misin?
AyçA :
27 Nisan 2010 | 22:51arjantin niye ??haberlerim eksik kanımca :=))
istanbula bir tane de benim için yolla ben de romayabir tane yapıp yollayayım
benim oğlumu tanıyamayacaksın bir görebilsen :=))
oyku :
27 Nisan 2010 | 23:12tango yapsin diye.. Ona da bir tane partner yapmak lazim, onu da bu aksam dusuneyim, klonuma kim yakisir tango partneri olaraktan:)
AyçA :
27 Nisan 2010 | 23:16haaa ahaa tango nasıl da unuttum 🙁
dedim arada arjantine de mi gitmeye başladın:=))
koca kişini klonla :=))))))
Mummy :
27 Nisan 2010 | 23:36Oh beeee,biliyordum yalnız olmadığımı yaaa,nihayet..Bütün blog anneleri her bir işe mükemmel yetişen süper womanlar olmamalılardı,benim gibileri de olmalıydı arada binbir parçaya bölünmeye çalışıp hiçbişeye yetişemiyom ben böhüüü diye ağlayan…Valla rahatladım,memnun oldum tanıştığıma,ben de ondan:))
AyçA :
28 Nisan 2010 | 11:01:=)) yok yok değilsin merak etme.. o her işe yetişen süper womanlar da bence yok! :=))
Papatya Papadopoulos :
28 Nisan 2010 | 18:18Herşeye rağmen sen çocuğunla 23 nisan’da güzel vakit geçirdin ya… önemli olan bu! Sen bize yazsan da yazmasan da suçluluk duyma. Fotoğraflar o günleri belgeliyor zaten.
Elbette teslim etmen gereken işler de vardır. Onlara canın istediği gibi erteleyemesen de… Bekleyen ütüler ve temizlenmeyen ev de, varsın beklesin, elbet ona da sıra gelir. Nedense bu sıralamada da en sona kalan ev temizliği ve ütüler olur bizde de 🙂
Çocuklarıma ayıracağım zaman herşeyden öncelikli çünkü benim için. Ev temizlenir yine tozlanır, yine tozlanır yine temizlenir ama çocuklar büyüyüp gider birgün elden.
Onlar daha önemli, değil mi?
Çok çok öpüyorum…
AyçA :
28 Nisan 2010 | 18:20:=) küçük bir damla gözyaşı!!:=))
Seviyorum sizin yorumlarınızı bayan :=))
sezen :
29 Nisan 2010 | 08:38Geçenlerde Digitürk’te aynı bu hislerle bölünen, tam da bu senaryonun çekildiği bir film vardı. Çalışan bir anne bir yandan da kocasının çalıştığı belediye’nin keseceği çocukluğunda tırmandığı tarihi ağacı kurtarmak için eylem yapıyordu. sonuçta ne klonlar kendi aralarında anlaşabildi, ne de kadın onları yönetebildi, işler daha da sarpa sardı. ana fikir denge sanırım. her annenin hayatını yürütürken odaklanması gereken nokta bu galiba. herşeyden biraz, ortaya karışık.
yardımcı meselesinde kim dertli değil ki? soruna değil de çözüme odaklanırsak, yaklaşık 6 bakıcı ve sayısız temizlikçi kaçırmış bir hanım olarak vardığım nokta; tamamen kayıtdışı bu iş dallarında çalışanların “take it or leave it” (benden bu kadar) mantığıyla iş gördükleri. o yüzden durumu kabullenmek buda’nın söylediği gibi, acıyı azaltıyor. ortalama bir performansa razı olacaksınız, çok kabul edilmez bir şey yaparsa da değiştireceksiniz. şimdiye dek bakıcısını ya da temizlikçisini eleştirip “yola getirmiş” insan tanımıyorum. biraz zalimce konuştum belki ama dost acı söyler diyelim 🙁
AyçA :
5 Mayıs 2010 | 08:41Sezen merhaba, aslında benim klonladıklarım bireysel olacaklar hiç biri birbirinin işine karışmayacak :=) iletişi,m yoksa anlaşmazlık da olmaz :=))) temizlikçi konusunda katılıyorum sana.. take it or leave it :=) ben de leave ettim 😛 ama şimdi yeni bir arayıştayım bakalım.. kabullenerek devam edeceğim bu sefer.
Açalyacım seni ağlattıysam ben :=)) öpüyorum çok çok :=)
Açalya :
29 Nisan 2010 | 09:26Gece gece ağlattın beni kızım! seni hissettim resmen!