Özgürcüm cevaplıyorum :=)
Bu aralar 2 yaş dönemin belirgin bir şekilde yaşıyoruz.. biraz Arnavutluğundan mı biraz Karadeniz kanından mı yoksa 2 yaştan mı karar veremediğim bir inatçılık söz konusu evet ama yine de korkulacak bir durum değil. Her zaman anne neye inanırsa o olur inancım ağır basıyor.. “benim oğlum 2 yaşını kriz şeklinde atlatmayacak” dedim ve galiba oluyor.. daha önceki dönemlerde hep işe yaradı bu taktik..
O sarı damarı tuttu mu ne yapıyorum peki??: çok basit: ben inatlaşmıyorum.. öncelikle neden inat ettiğini,ne isteyebileceğini anlamaya ,onun penceresinden görmeye çalışıyorum ama iş çığırından çıkıyor ve mantıksızlaşıyorsa //bence// ilgisini dağıtacak birşey bulup hemen unutmasını sağlıyorum.. unutmazsa kendi haline bırakıyorum. Balık burcu özelliği midir nedir bilemiyorum pek bir sulu göz hatta bu balıkların sanatçı kişiliğinden nasibini almış bir tiyatrocu benim oğlum!!! cidden evde ” ben tiyatro bapçam” diyip bizi oturtup gösteri yapıyor ve alkış istiyor. Bu inat durumlarında da tiyatrocu ve sulak kişiliği birleşiyor. Ben ne yapıyorum: duymuyorum!! :=) iki dakika içinde susuyor.. bende eğilip onunla konuşuyorum..
Her zaman mantıklı konuşma taraftarı değilim .. mantıklı bir şekilde anlatmaya çalıştıkça inatlaşmaları devam edebiliyor.. bazen sert bir bakış bile olabilir , hani ” ben annemin bir bakışından anlarım “derdik ya küçükken :=) onun gibi..
ama genelde inatlaşma bitince onun seviyesine alçalıp güzelce anlatıyorum..
anlıyor..
aslında karşımda inatlaşan büyük bir insan varsa ve nasıl davranıyorsam o şekilde davranıyorum.
işte sobemin cevabı bu kadar..
Comment(1)
keo :
1 Mart 2009 | 23:13Hızlı cevabın için teşekkürler Ayça.Büyüklere önemsiz gibi gelen ama minikler için önemli olan detaylar var yazında.Onun seviyesine alçalmak gibi…