Yalnız anne gecem.. kendimi Beyoğluna vurdum bir film görmek isteği ile.. hava da güzel biraz dolanırım..ya “Mustafa“yı seyredeceğim ya “3 maymun“u : kesin karar ile çıktım yani. Mustafa’ya bilet yok olan saat bana geç, 3 maymun’a bir bilet alıp İstiklal’e süzüleyim birşeyler yiyeyim içeyim dedim. Ben Beyoğlunu unutmuşum. Her sokağını karış karış bilen ben, döndüm dolaştım S.tar.bucks’ta kahve içerken seyrettim kendimi. Her yerini unutmuşum: nerede ne yenir, neresi gezilir??.. Galatasaray’a kadar bile gitmedim zaten vakit de yoktu..dolanırken yarım saatimde kafamı kaldırıp Alkazardaki iki filmi gördüm. İyi ki bilet almıştım yoksa arka arkaya iki filme girecektim; yok yapmadığım şey değil ama bu sefer vakit yok: tek film şansım var onu da seçmiş olmaktan mutlu oldum. Bir Kim Ki-Duk filmi Film ekiminde OYNAMIŞ!! 🙂 şimdi vizyonda.. Tanrımmm bunu görmem lazım bileti iade edemem ki.. kafamı sağa çevirdim bir Juliette Binoche filmi: PARIS.. oldum olası bir Fransız filmi sempatizanıyım çoğu kişiye soğuk, karanlık ve boğucu gelse de, hele ki Juliette Binoche varsa.. off bunu da görmem lazım!! Neyse ki başka bir filme bilet aldım.. aklım, kalbim, hevesim bu iki filmde kaldı, kimbilir bir daha sinemaya gitme fırsatım ne zaman olacak, olduğunda bu filmler nerede olacak ??
Gittim girdim ve I loVe yo U Nuri Bilge Ceylan.. gerçekten .. yine yarıda bırakıp çıkma isteği ile sonuna kadar ” dayanacam ulan bu sefer dayanacam” kışkırtmasıyla seyrettim filmi.. bu adam bir fotoğraf duayeni /bence/.. bir fotoğraf filmi daha çekmiş.. konu basit ve bir Richard Gere Unfaithfull filminin bağımsız Türk sinemasına uyarlanması gibi birşey / pardon.. film eleştirmeni değilim ama şahsi kanaatim bu, bir de türk sinemasında bağımlı olan film var mı?? 🙂 / ancak sahneler, renkler, derinlik,boşluk,sessizlik.. hepsi çok mükemmel: boşuna en iyi yönetmen ödülünü almadı değil mi .. ama yine de film olarak bakarsam içimin sıkıştığı anlar çok oldu. Çoğunlukla bir fotoğraf sergisi geziyormuş gibi seyrettim. Son fikrim: güzeldi.. ellerine,yüreğine sağlık NBC.
Ben bu adamın tüm fotoğraflarını çok seviyorum. Bir fotoğrafa bakıp ağlarmı bir insan ? ben ağlarım: objenin ne olduğu önemli değil, bir kedi bile ağlatmıştır bir an beni. Heyecan ağlatır da beni.. NBC’ın özellikle babasının fotoğraflarının her bir karesi yüreğimi dağlar.. o ne müthiş bir baba, o ne müthiş bir enerji..
Filmden çıkıp da evime dönerken fark ettim ki çok hızlı yaşıyoruz. Belki de NBC filmlerini zor seyredişim bundan. Aklıma bir reklam geldi, marka aklımda kalmamış/reklam yerini bulamamış galiba:)/ herşeyin hızlıca ilerlediği bir sahne ama yerde bir salyangoz, bir adam eğilip salyangozu seyrediyor. Herşey hızlı adam ve salyangoz dışında.. Filmi seyredip tekrar sokağa çıktığımda hissettiğim buydu. Biraz yavaşlamak lazım.. durup bakmak.. arada nefes almak.. koşuşturmamak.. kalabalık arasında yavaş yavaş yürüdüm, gittim otobüs durağına sırtımı dayayıp otobüs gelene kadar sadece sokağa ve insanlara baktım: yavaş yavaş.. otobüse bindim bir dergi aldım eve gelene kadar okudum..
beynim bomboş sanki..
yazmak istedim.. yavaş yavaş..
ve oğlumu özledim tüm bu hızın içerisinde.. onun heyecanlarını,telaşını,büyüme çabasını.. bu şehirden gitmemiz gerektiğini.. saatin terse döndüğü biryerlere..
bizi bu şehir değil bu şehirde yaşama telaşı götürecek öbür tarafa
hepsi bu..
eklemem lazım: absolute reklamı muhteşem.. hele ki bizim rakı reklamlarının ardından ilaç gibi geldi.. ne çok alkol reklamı vardı filmden önce, ilginç!!
Yorumlar (15)
ebru :
2 Kasım 2008 | 11:52Arada kendi kendine kalmak ilaç gibi mi geliyor insanı daha da mı yoruyor, anlaşılması güç…
Ben de bir ara sinemaya Miller reklamları için gider olmuştum 😉 Tv de içki reklamları yasak olduğu için tüm ağırlık sinema sektörüne biniyor ve filmlerden önce bol bol içki reklamı izliyoruz 😉
Bebekli Yemeksenligi :
2 Kasım 2008 | 14:00Sevgili Ayça, bende NBC’nin Türkiye fotoğraflarına hayran kalmıştım. Ayrıca henüz 3 maymuna gidemedim ama diğer filmlerini yönetmenliğini ve filmlerinde yaşattığı görsel şöleni izlemek için seyrettim. Mütevazi adam, ne hoş!
Hayatın ne kadar hızlı gittiğini, dün akşam acil serviste kolumda serum takılıyken düşündüm, kızımı düşündüm… Off.
Sevgiler,
Hülya
AyçA :
2 Kasım 2008 | 21:35ebru valla hem ilaç gibi geliyor hem de bazı şeylerin anlamsızlaştığını görmek yoruyor 🙂 ironik bir durum yani.. uzun zamandır sinemaya gitmediğimi belirtmiş oldum yani içki reklamlarının bolluğuna şaşırarak:) ama in a absolute world çok güzel bir reklam olmuş..Miller de harikaydı evet hatırlıyorum: insanın gecelere fırlayıp akası o kız gibi olası geliyordu ( aynı reklamdan bahsediyorsam eğer ) 🙂
Hülyacım hayırdır geçmiş olsun ? bloguna da baktım ama birşey yazmamışsın.. umarım herşey yolundadır..
Ve katılıyorum mütevazilik konusunda.. yalın ve sessiz bir adam belki de aynı zamanda 🙂
oyku :
3 Kasım 2008 | 10:363 derste ileri Beyoglu sinifi acilmistir:) aksamlari 9,5dan sonra olmasi sorun yaratir mi:)??Cok ozledim arkadasim seniiiiiiiiii
AyçA :
3 Kasım 2008 | 10:38ayy sen geldin mi İstanbulaa:) yani 9.5 biraz geç oluyor ama idare edilecek artık birileri tarafından 🙂 hihihi..
gonca :
3 Kasım 2008 | 13:34sevgili ayça,
hamile kalmadan çok önceden beri seni ve erini takip ediyorum.şimdi benimde 10 aylık bir bebeğim var kayseride yaşıyorum.iş hayatıma yeniden döndüm bebeğim babannesi ve bakıcı ile birlikte.senden istediğim eğer elin değerse hangi ay neler yedirmeli ne tür oyunlar oynanmalı liklerinde belirtebilir misin?ay ay erinin resimleri var ya onun gibi.bu arada maşallah erine çok yakışıklı çok tatlı bir bebek.paylaşımların için çok teşekkür ediyorum
hoşçakal
AyçA :
3 Kasım 2008 | 15:30gonca selam.. öncelikle bebeğini güle güle büyüt 🙂
sağ tarafta akıl defteri kategorisinde oyunlar ve beslenme diye iki ayrı kategori var sanırım dediğin gibi ay ay kategorilere ayırırsam sağ menü daha karışık hale gelecektir.. ,
genelde oyunlar ve beslenme yazılarında ay dönem v.b belirttim.. başlıklarında da var..
yemek konusunda ise ay ay ne yedirilir kısmına buradan cevap vereyim: “aksi bir durum yoksa” bebek 7. ayından sonra sizinle aynı şeyleri salçalı ve baharatsız olma koşulu ile yiyebilir.. biz öyle yaptık.. ilk 6ay anne sütü aldı aradaki aylarda alıştırma dönemi yoğurt,sebze meyve püreleri aldı.. asla kavanoz/toz/hazır mamalar vermedim .. hepsi bu.. muhallebi vermedim onun yerine tahıl unları ile kuru meyvalar ile gece mamaları hazırladım v.b.. dolayısı ile ay ay ne yedirdiğim ile ilgili yazım pek yok:)
ben teşekkür ederim 🙂
sevgiler..
meltem :
3 Kasım 2008 | 15:44merhaba Ayçacım,Erin kocaman abi olmuş maşallah darısı Ardaya ve tabiii bizede.benim oğlumda 12,5 aylık oldu teyzesi.ama Ayça çok özlüyorum ben oğlumu çalışıyorum,babaanne bakıyor.iki hafta öncesine kadar bizle kalıp evde bakıyodu ama iki haftadır pazar akşamı…cuma akşamı alma durumundayız.dün bırakırken nerdeyse ağlıcaktım.istediğim gibide büyütemiyorum haliyle yemesi içmesi falan..neyse çok uzattım.öpüyorum ikinizide.
oyku :
3 Kasım 2008 | 17:57Soole ciksak, elimizde makinelerimiz, (benimki seninkinin yaninda makinacik kaliyor ama olsun)bir sabahin kor vaktinde, hem fotograf ceksek hem canimiz nerede isterse orda soluklansak, nefes almadan konussak ondan burdan ondan bundan…Okul kirmisiz gibi:) Ertesi gun okula gidecekmisiz gibi:)
Haa bu arada Efnan Istanbul Life’in yazi isleri muduru olmus, bu ayki sayida fotografi var:)
AyçA :
3 Kasım 2008 | 18:07yes yes .. evet yapalım.. en kısa zamanda organize edelim bunu..
ayrıca şimdi nerden aklına geldi bu abla :))heheh.. “bana yazı işleri müdürünü bağlayın” :))))
Asli :
4 Kasım 2008 | 16:24Naber Ayça, diyorum sonra anlamsız buluyorum, seninle bir süre görüşmesede insan ne haber olduğunu biliyor burası sayesinde : ))NBC ile ilgili yazdıklarınla duygularıma tercüman oldun Nalan! Hayata, duygulara dair herşeyin hikayesini Çağan Irmak ve Almodovar anlatsın, NBC fotoğraflasın, Sezen Aksu şarkı yapıp söylesin istiyorum… Ama çok istiyorum, öyle ah ne iyi olurdu gibi istemiyorum …. Ve NBC’nin babasının fotoğraflarını görünce bende çok etkilenmiştim, ağlamadım ama içim çok garip buruldu, o fotoğraflardan sonra yalnızlık artık somut bir nesne, soyut bir kavram falan değil…
Görüşmek ümidiyle artık, selamlar
fatoş :
4 Kasım 2008 | 16:42Yanlız anne günü güzel bişey arada bir bende yaparım ama kızıma dayanamam çok az sürer benim yanlız anne günüm.Erin’e diyecek söz yok çok şeker…
nihal :
5 Kasım 2008 | 16:03Evet çok hızlı yaşıyoruz zamanı günler geçiyor ve yetişemiyoruz hayatın hızına. Dinginleşmek lazım ara sıra seni yaptığın gibi. Bir de şuna bir göz at istersen http://www.dayswithmyfather.com. NBC nin fotoları da hoş ama bunlar da çok hoş fotolar kim kimden kopya çekti bilinmez..
biberlieatnes :
6 Kasım 2008 | 10:37aslında sehir değil insanı yoran ben başka bir şehre gıttım ve hala aynı telaşın ıcınde buluyorum kendımı ..ama yazınızda beypğlunu anlattıkça içim cız etti öyle izledimki oraları anılar canlandı içimde birer birer.insan bir beyoğlu yazısında ağlarmı ben ağladım….
Alpay :
6 Kasım 2008 | 11:13merhaba nihal,
Verdiğin linke baktım. Baba fotoğrafı çekmekten başka ortak bir yan bulamadım. Bence babanın fotoğraflarını çekmeyi istemek başkasından kopya edilmeye gerek olmayacak kadar herkesin aklına gelebilecek bir fikir. Sanatları önemli kılan şey yapılış şekilleri değil izleyicisine ilettiği altmetinleri. Bu sebeple NBC bu altmetni ve izleyicisine yaptırdığı yolculuğa çok özen veriyor. Bu sebeplede iyi iletişim kuruyor. İzlencede görsel değil, zihinde bıraktığı iz bizi etkiliyor. BU izde zaten bize ait olan bir iz NBC’a ait değil.
Ağlatanda NBC değil, kendi özderinliğimiz.
Geçmişinde ve özderinliklerinde yolculuğa çıkmaya hazır olmak gerek NBC seyretmeye karar vermeden önce.
Alpay