
Zor geçeceğini düşündüğüm ama hızlıca geçen özlem dolu bir haftanın sabahına Geliboludan gelen taze fotoğraflar ile başladım. Oğlum mutlu!! telefonda ” İstanbul’a gelmeyeceğim” diyor, iki tane civcivi var, bol bol babası ile “iş tamiratı” yapıyor hatta havalar düzeldiği için her ne kadar biz burada yağmur yağsada bir rahatlasak bunaltısında olsak da denize giriyor!!
Bütün bu güzellikler içerisinde ben kurşun döktüreceğim sonunda!! şanssız bir hafta geçirdim hatta bu şanssızlıklar başlamadan evvel en düşük düzeyde batıl inancı olan ben bile gözüm seyirip dururken neler olabilir acaba diye düşünüyordum, oldu birşeyler!! Gerçekten iki gün boyunca da sol gözüm pıtıtr pıtır seyirdi.
Salı akşamı sevgili arkadaşım Ebru ile bir akşam yemeği yeme hayalleri ile ofisten çıkarken klimayı kapatmadığımı hatırlayıp geri döndüğümde asansörün kapısı ile arasında kalan boşluğa elimdeki anahtarlıktan kurtulan ev anahtarları anlamsız bir şekilde uçtular ve asansör boşluğuna doğru yolculuklarını tamamladılar. Ben arkalarından boş boş baktım!! ofiste evin yedek anahtarı olmadığı için taa Nişantaşından – güzel bir sohbeti yarıda keserek ama yine de 2 saat devam ettirmiş olmanın gururu ile – Göztepeye annemden anahtar almaya gidip eve geri döndüm!!
Ertesi gün ise yeni işim için gittiğim yeni ofisimde çantamdan çıkarttığım hard diskimin çalışmadığını fark ettim!! bilgisayarım serviste olduğu için ben tüm güncel datalarımı bilgisayar gelene kadar hard diskimde tutuyor ve neden bilmem yedekleme işlemi son 2 haftadır yapmıyordum!! tüm datalarım kayboldu sanırım!! akşam eve geldim en son aldığım yedeklerden bir kısım kurtardım ama evde işim olmadığı ve fringe seyredeceğim bir akşama mal oldu bu bana.Bakalım bugün datalar kurtulabilecek mi onu göreceğiz!! bu arada disk düşmedi hiç..çantamın içinde arıza yaptı!! bu nedir ??
Ya.pı Kre.di ile olan boğuşmalarımı hiç anlatmıyorum !!
hani allah sağlık versin derler.. tamam versin ama böyle yanımda bay Murphy ile gezmekten ben hoşlanmıyorum !!..
Ya oğlum ve kocam yok diye elektrolit dengem bozuk ( ne demekse işte uydurdum) ya da bir kurşun döktürmeye ihtiyacım var.
bu akşamı ve yarını talihsizlik olmadan atlatırsam ki inanıyorum artık bitti!! cuma akşamı oğluma kavuşacağım.
güzel bir sınav veriyorum/verdim bu hafta!! kendimi kutluyorum buradan.
uzatmak istememekle beraber yazmadan edemeyeceğim: Ben öyle arkadaşlıklarına sıkı sıkıya bağlı, her dakika arayan soran, görüşebilen biri olamadım hiç ama bu arkadaşlarımı önemsemiyorum anlamına gelmez. Az sayıda arkadaşımla kırgınlık küskünlük yaşamış olsam bile bunlardan sadece 1 tanesini hala görmemekteyim. Bu bir tanesine ise yazdığım bir mesaj ile kafamda rahatlama sağladım diyebilirim. Ancak bu aralar eski arkadaşlarımı özlediğimi fark ediyorum. Yavaş yavaş hayat bizi ortak noktalarda buluşturmaya başladığından olabilir belki; bazılarımız anne olduk!! Bundan daha büyük bir ortak payda var mı? 🙂
Yorumlar (14)
özgür kaya :
31 Mayıs 2007 | 23:55merhaba OĞUŞ AİLESİ,
önceliklegüzel bir aşk çocuğuna sahip olduğunuz için sizi tebrik ediyor , bu mutlu günlerinizin ömür boyu sürmesini diliyorum.çünkü
bende iki adet güzel aşk çocuğuna sahip bir anneyim.
sitenize Ayçanın güzel fotoğraflarına takılp bir şekilde sürüklene sürüklene ulaştım bende nasıl oldu bilmiyorum Ayça çok iyi bir gözün var
fotolar çokgüzel.ellerine gözüne sağlık.Alpay hani ökm’ dekiafiş yapma meraklısı (msü) ‘lü abuk bir kız vardı ya işte okız yine ökm’eden aydın la evlenip iki çocuk annesi oldu olduda hala abukluğu geçmedi abi. umarım hatırlarsın .kızımız elif esma 7 , oğlumuz ekrem 1,5 yaşında.
bizde çok mutluyuz.sizlere tekrar mutluluklar diliyor ERİN’i kocamaaaaaaaaaan öpüyorum sevgiler
alpay Ogus :
1 Haziran 2007 | 11:23hmm tabii şimdi bu yazıyı okuyan 100 kişiden 120 si
Alpay
ıııhhhjhıhh
hatırlamaz
diyecek ama ama ben kendimi tehlikeye atıp hatırlayacağım
Eski fotoğrafların afişini beraber yaptığımız
demir parçaları kaynatıp heykel yapan
o heykellerden birini çok sevdiğim
sergiden sonra senindir diyen msü lü mü ????
hehe
çok zaman oldu. Ne günlerdi.
Birşekilde görüştüğümüze sevindim.Sende çocuklarına öpücük kondur erinden ve bizden. Aydını da sanırım hatırlayacam ama ayrıntı vermedin yaa çok sallama olmasın. Avukat olan mıydı.Daha doğrusu olacak olan. Geçen günlerden birinde Tv de bir programda konuşurken gördüğüm. Ne konuşuyordu pek dinlemedim ama. Veraset olabilirmi?
Vayybe bunların %50 sis tutsa ödül alırım
Görüşmek üzere
yeşim :
4 Haziran 2009 | 13:08ayça,
bizleri unutma! evet görüşemiyoruz, çalışma hayatı-annelik-hayat telaşı derken bu yoğunlukta kaybolup gittik. ama inan hergün ilk boş fırsatta mutlaka ne yaptığına – nasıl olduğuna, yardımlık birşey var mı diye ben kendi adıma göz atıyorum. Ucundan azıcıkta olsa tanıdğım birine karşı hassasiyet ve sorumluluk hissediyorum. napiyim bende böyleyim işte. hep ilk fırsatta görüşmek üzere diyoruz konuşmalarımızda ama o fırsat nedense hiç gelmiyor. Artık sağlık olsun diye iyi dileklerde bulunup kendimizi akışa bırakıyoruz… biraz klişe ama gönlümüzde-aklımızdasın:)
seni seviyoruz:)
AyçA :
4 Haziran 2009 | 13:22A Yeşimcim.. uzun zamandır sesini/yazını duymuyor/görmüyordum.. ne güzel yazmışsın..geçen gün bir paket gelmiş arkadaşımdan Alpay da senden geldi sanmış bana Yeşişm birşeyler yollamış diyor.. :=) o zaman dedim ki ya biz hiç görüşmedik ama sonra arayamadım da.. hayat telaşı ama bu birbirimizi sevmediğimiz anlamına hiç gelmiyor sevmediklerimizle zaten hiç görüşmüyoruz bile 😛
sizde gönlümüzdesiniz Yeşim ve Ela hanımlar…kimbilir ne lokum oldu..
Elif :
4 Haziran 2009 | 13:34Başına gelen önce çocuğundan ayrı kalma psikolojisini anlıyorum beter bir iç gıcıklamadır.Allah sabır versin.Ve ardından bir sürü talihsizlik hemde hepsi aynı günde…
Neyseki akıllı insanın hali başka oluyor da şıp diye çözülebiliyor işler bir çırpıda.
Çözene sormayalım zaten epey veryansın etmiş. 🙂
Gelibolu’lu olarak ayrıca memnun oldum. Sanki fotoğraflara baktıkça Hamzakoy’da denize giren benmişim gibi hissettim rahatladım. İş stresimi attım,ve oğlumda sanki yüzüyormuş gibi ferahladım…
Erin beye ve babasına iyi tatiller ve sana da başarılar diliyorum.
Sevgiler…
AyçA :
4 Haziran 2009 | 14:21Aslında karamsarlık değil de nasıl olur acaba erin benden uzakta endişesi ile başladım ama sorun yok!! herşey yolunda.. biraz dikkatsizlik var evet olumlamaya çalışıyorum. yazıyorum ki gitsin içimden..
Esra bu arada hepsi bir dönem oluyor sonra geçiyor merak etme.. bir ara erin de öyle üzerimden inmiyordu sonra geçti..
vallaha veryansın değil ruhum temizlensin diye yazdım :=) yazınca rahatladım..
esra :
4 Haziran 2009 | 14:01yok bence sen hafta başına karamsarlıkla başlamıştın ve bu sayede ister istemez tüm olumsuzlukları üzerine çektin.. Hemen silkin hafta sonu Erin’e ve Alpay’a kavuşaçağını düşün üzerinde bu kara bulutları at ( fazla Secret’ ca mı oldu:)))
Eski arkadaşlıkları özlüyor insan özlemesine ama bazen eskisi gibi olmadığını görünce içi cızz ediyor insanın
ayşe :
4 Haziran 2009 | 14:32Belki görüşmüyor belki sesimizide duymuyoruz ama geçmişteki yaşanmışlıklarla ve senin-sevimli oğlunun güncesini burdan buralardan sessiz takipçisiyim 🙂 bugün yapmış olduğun küçük bir jest ilede beni mutlu ettin dediğim gibi geçmişteki yaşanmışlıklar bunlar devam ediyor :))
sevgiler
AyçA :
4 Haziran 2009 | 14:36Ayşecimmm:=)) tekrar mutlu yıllar o zaman.. eskiden olsa bu sıralar pasta kesiyor olurduk değil mi :=)) hehe
ayşe :
4 Haziran 2009 | 15:47evetttttt :)))) o bir klasik :)))))
Açalya :
5 Haziran 2009 | 21:52Bir çocuğa alınabilecek en güzel hediyelerden biri “civciv”. Ama onu bırakmak istemediği, eve götürmek istediği zaman, yada çok severken cırkını çıkardığı, yada merdivenlerden inerken üstüne bastığı zaman, yada civciv büyüyüp de sevimliliğini yitirdiğinde çok sevimsiz bir anıya dönüşebiliyor. (tecrübe)
Esi dostunla yeniden buluşman ne kadar güzel. Hele de hayatınızda başka bir boyutu yaşarken (çoluk çocuk sahibi olmak)
AyçA :
8 Haziran 2009 | 13:52:=) evet sevimsiz bir anıya dönüşmesin diye kümes yapan babasının su doldurduğu KOCAMAN sulağın içinde boğulup daha sevimli bir haldeyken hakkın rahmetine (bu sabah) kavuşması birden sevimsizleştiriyor!! ne uzun oldu cümle 😛
alpay :
8 Haziran 2009 | 17:38Civcivi kaybetme olayı beni üzdü. Kafesin içerisine erinin bisikletinden çıkan ve takılmayan bir plastik parcayı koymayı düşündüm. Hem bu parça çöpe atılmasın diye hemde büyük bir sulak olsunda su hemen kirlenmesin niyetinde idim. Annem civcivlerin boğulabileceği uyarısında bulundu. Bende bunun üzerine bir test yaptım. Civcivlerden birini içerisine attım ve olanları seyrettim. Gayet rahat birşey yokmuş gibi yüzdü ve dışarı çıktı. Suyun altına kafası hiç girmedi. Doğal olarak yüzmeyi bileceklerini düşündüğümden bu konuyu kafamdan attım. Gercekten benim yaptığım bir hatadan bir can kaybetmekten dolayı üzgünüm. Şimdi kovanının içini bir civciv boğulamayacak kadar taş ile doldurduk. Sanırım bu olay tekrarlanmaz. Tecrübemi paylaşmak istedim.
AyçA :
9 Haziran 2009 | 16:35Üzülme sefgilim bugün 5 tane daha aldık ikisi siyah siyahlardan biri horoz :=)bir kahverengi diğerleri sarı..
seneye ağıl yaparsın artık koyunları bu tecrübeler ile boğulmadan yaşatırız :=)) öperim seni..
tatildeki sefgilin ben :=)