Henüz yorum yapılmamış

Toprak Ana

Bu sene bostan macerasını anlatmaya devam edecektim ancak son bir kaç gün duygu olarak kolay geçmedi. Bir paylaşım yapacak enerjiyi ancak buldum. Öncelikle tüm geçmiş olsun dileklerine teşekkür ederim tek tek cevap yazamadım arayan soran mesaj atan herkese ve geçmedi tabii ki fakat geçmiş olsun.
Bu bostanımız hakkında 4. Yazı olacak. Hem iklimsel hem biz kaynaklı eksik oldu dedim fakat bize yetti. Sonsuz veren toprağa şükürler olsun. Çabamıza karşılık bizi besledi, her anne gibi. Bazı çabalar ise ‘seneye’ kaldı.


Çiftinin karnını yarmışlar içinden kırk tane ‘seneye’ çıkmış derler. İlk öğrendiğim buydu 5 sene önce ilk elim toprağa değdiğinde.
Her sene öğrendim topraktan.
Hiç bir okulun öğretemeyeceğini öğretti.
İyi etti. Sağalttı hep.
Yine son bir kaç gündür yaşadıklarımız sonrasında bu sabah bostana hasada girdiğimde içim onca acırken yüzüme gülücük koydu.
Meşe ağacımıza sarılıp sessiz sessiz omuzumu uzatıp O’na iyi gelmeye çalıştığım şu son iki günde yine döndü O beni iyi etti.
Dilimde sadece tek bir dua vardı bu sabah uyandığımdan itibaren.
Kullanıldığı alan aile dizimi evet biliyorum fakat her bir ürünü sepete attığımda dilime dolandı. Çünkü Toprak Ana

“Senden aldığım hayatı, bütün getirdikleriyle kabul ediyorum.

Ödediğin bedeli
Benim ödeyeceğim bedeli biliyorum.

Senin bana verdiklerin gibi
Ben de benden sonrakilere vereceğim.

Seni annem olarak kabul ediyorum,
Sen de beni çocuğun olarak kabul et.
Sen benim annemsin, ben senin çocuğunum.

SEN BÜYÜKSÜN BENSE KÜÇÜK

SEN VERİRSİN BEN ALIRIM”

Bert Hellinger imzalı bu cümleler. Bu sabah dilime dua oldu. Hamdolsun

Paylaş :=)

Yorum bırak