ne yazim ne yazimmm

diye düşünmeye hiç gerek yok: İstanbul’da yaşıyorum malzemem bol! #1 Starbucks meselesi: Daha önce de takmışlığım var meseleye. Sevdiğim bir mekan Starbucks, doğum çekimlerinde genelde hastane yakınlarında bir iki tanesine rastlar, kahve molası verdiğimde interneti olması sebebiyle gider hem kapı posterimi hazırlarım hem internetini kullanırım. Tercihim her zaman sıkı bir...

Okumaya devam et

Elişi işleri devam

Yaz bitmek üzere ve ufaktan ev içinde vakit geçirmeye  alışma dönemine giriyoruz. Yaz başından beri o kadar özgürdük ki hep beraber, eve kapanmanın zor olabileceğini tahmin ediyordum. Misal bugün 3. gündür evdeyim bana bastılar! Yemek, ev topla, oyun oyna, yedir, uyumasın, işler biriksin v.s v.s.. Günde 1 saat parka gitmek...

Okumaya devam et

OTO KOLTUĞU

Bazen arabada giderken kafamı sola çevirdiğimde, yan arabada, ön koltukta oturan küçük bir çocuğu gördüğümde içim cız ediyor. Önüne kırıp : ” bari arkaya koyun şu çocuğu ” diyesim geliyor. Tabii şöförün elinde sigara tuttuğunu da eklemem lazım bu  görüntülere. Çıldırıyorum! Oto koltuğu zorunluluğu geldi ama toplumun belirli kesimine! Buradan...

Okumaya devam et

Bozcaada

İlk defa bu sene Bozcaada’dan, ada’m dan ve kalbimin büyük parçasını kaplayan bu kara parçasından çok zor ayrıldım! Döner dönmez işlere gömüldüm ama kafamda dönen kelimeleri tutmam imkansızlaşınca neresinden anlatmaya başlasam bilemediğim bu yazıya başladım. Hani ilk cümleler böyle olur devamı gelir diye düşünür insan ya; gelmiyor. Tadı damağımda hafif...

Okumaya devam et

Sonunda

Benim güzel bebeklerim gelişimi çok güzel beklediler gitmeme de izin verdiler 🙂 Yarın beklediğim bir doğum daha vardı sağlıkla gelsin inşallah tası tarağı çadırı matı toplayıp 1 hafta 3 gün aradan sonra oğlumu koklamaya doğru yola çıkıyorum. Nefes almanın zorlaştığı şu son 5 gün yapacak o kadar işim vardı ki...

Okumaya devam et