Güneşli bir kış sabahı bugün..

İki çalışma gününün ardından yine evimde oğlumla beraberim.. bu çok güzel bir sistem oldu keşke haftada iki günlük bir işim sürekli olsa; ikimize de iyi geliyor galiba.. tabii ben evde yokken eline telefonu alıp kulağına dayayarak” ayoo ane ane” diye evde volta atma durumu da söz konusuymuş.. 😉 Canım çok...

Okumaya devam et

Bir performansın ardından-RemDance

Akşam üzeri kapıyı kapatıp Erin’e “baş başş” yapıp kendimi d*t kesen soğuğunun içerisinde yollara attım. Şehrin göbeğinde oturmaktan çoğu zaman şikayet etsem de genellikle faydalarını kullanıyorum.Bencil bir ilişkimiz var bu İstanbul ile aslında.. aşk gibi derim hep ben İstanbul sevgisine.. uzaktayken özlenen yakınındayken dırdırlanan bir duygu kaplar içini insanın ya...

Okumaya devam et

Bugün;

Erin oturduğu yerden kendi başına, hiçbir yere tutunmadan ayağa kalktı. Ayaktayken topu atmayı keşfetti. Sadece topu değil oyuncaklarını,mandalinaları hatta ayvaları ileriye doğru fırlatmayı da keşfetti. 5. ve üst ön dişlerin yanındaki diş patladı sonunda; uykularımız tekrar derinleşir umarım. Bu sefer de diş ateş ve ishal yaptı yapmaz diyen doktorlara selam...

Okumaya devam et

İlk defa işe gittim

Çok yorgunum… Evde çalışmanın ne kadar zor olduğunu düşündüğüm zamanları geride bırakıp dışarıdaki hayatı unutuvermişim bile.. 2 gün boyunca Bilent’in stüdyosundaki çekimde fotoğrafçı yamağı olarak iş yapar mıyım diye Bilent bana sorduğunda ben “hayır” derken Alpay’ın” ben idare ederim sen git” demesiyle bu sabah kendimi poğaça kokan sabah sokaklarında buldum...

Okumaya devam et

Bahar geldi sanki..

Ben kar beklerken parklarda güneş altında uyku yapabileceğimiz günler başladı.. ya yeterin yahuuu.. Dün havayı güzel görünce attım Erinle kendimi sokaklara.. vurduk parka.. buluştuk Tülayımızla Marcellomuzla.. bebecikler ( artık pek bebek değiller ya neysss) güneşin altında öğleden sonra uykusunu yaparken mışıl kıvamında bizde oturduk 1 saat uzun uzun sohbet edip...

Okumaya devam et